Zafer Partisi İzmir'den kadın cinayetlerine tepki
Zafer Partisi İzmir İl Başkanlığı, ilçe ve gençlik kolları teşkilatlarının da katılımı ile Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde kalabalık bir grup ile protesto gerçekleştirdi.
İl Başkanı Naşit Birgüvi önderliğinde gerçekleşen eylemde parti adına açıklamayı Zafer Partisi Kadın, Çocuk ve Aile Politikalarından Sorumlu İzmir İl Başkan Yardımcısı Avukat Sema Ayatar yaptı. Aynı zamanda 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinde partisinin Gaziemir Belediye Başkan Adayı da olan ve çalışmalarını Türk Aile Hukuku üzerine yoğunlaştırmış, akademisyen kökenli bir hukukçu sıfatı ile konuştuğunu ifade eden Ayatar açıklamasında; son dönemde artan kadın ve çocuk cinayetleri, kadın ve çocuklara yönelik çığ gibi büyüyen şiddet eylemleri ve cinsel suçlarla, kadınlar bunların ağırlığı altında ezilirken yenidoğanların örgütlü ve sistematik olarak katli noktasına varan bir suç patlamasıyla, daha doğrusu derin bir manevi çürüme ile karşı karşıya kalındığının altını çizdi. AHLAKİ VE HUKUKİ ÇÖZÜLMEYE DUR DEMEK TÜRK KADININ ELİNDEDİR Sema Ayatar konuşmasında son dönemde yaşanan kadın ve çocuk cinayetlerinden örnekler vererek şu ifadelere yer verdi: "Küçük Narin’i, İstanbul sur cinayetlerine kurban edilen gencecik İkbal ve Ayşenur’u, nice kadın ve çocuğumuzu, Yenidoğan Çetesi eliyle katledilmiş, sayısını bugün bilmediğimiz bebeklerimizi mezara koyduk; koyuyoruz. Ne acıdır ki sadece kınıyor, unutmaya ve hissizleşmeye çalışıyoruz. Oysa, bu korkutucu ahlaki ve hukuki çözülmeye dur demek, Türk kadınlarının elindedir! Bizlerin bunu yapması da ancak bilimin ve sanatın ışığıyla kalplerimizi ve kafalarımızı doldurmakla mümkün olabilir. Kemalizm ruhunu, aydınlanmanın ve üretim toplumu olmanın önemini anlayamamış bir Türk kadınının, müspet bir toplumsal dönüşüme hizmet etmesini umamayız. Karanlığın bizleri ve çocuklarımızı yok etmesini durdurmanın tek yolu, Türk kadınları olarak aydınlanma yolundaki mücadeleyi kararlılıkla sürdürmemizdir." İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VURGUSU Avukat Sema Ayatar, konuşmasının devamında Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı çekilmesini eleştirirken 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un da layıkıyla işlemediğini ve kadınların hukuki korumadan yararlanamadıklarını belirtti. FAİİLER CEZA NE OLURSA OLSUN PİŞMANLIK HİSSETMİYORLAR Konuşmasında hukuk kurallarının tek başına yeterli olamayacağını, kanunların toplum tarafından içselleştirilmesi gerektiğinin, bu zamana kadar yapılan araştırmalarda idam cezası uygulaması da başta olmak üzere yaptırımın ağırlığı ile suçların azalması, yani caydırıcılık arasında herhangi bir ilişki olmadığının altını çizen Ayatar, sadece okuryazar ve altı olan bireylerin suç faili ve mağduru olmaya daha yatkın olduklarının bilimsel bir gerçek olduğunu, bu nedenle eğitim söylemlerinin de çözüm arayışının bir parçası olduğunu ifade etti. DOKTOR GÖRÜNÜMLÜ BİR CELLAD NASIL BİR HASTENEDE ÇALIŞIR Sema Ayatar, açıklamasının son bölümünde de içinde olduğumuz günlerde gündemi belirleyen yenidoğan çetesine değinerek yaşananları şu sert sözlerle eleştirdi: “Yine, sosyal devlet vatandaşı olmak, vazgeçilmez anayasal hakkımızken; bugün, suç örgütlerinin sızabildiği özel sağlık kurumlarında bebeklerimiz öldürülmektedir. Sanmıyoruz ki öldürülen bebek sayısı onlu sayılarla sınırlıdır. PKK terör örgütü üyeliğinden hüküm giymiş, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu gereği memurluğu hak ederek devlet hastanesinde çalışması kesinlikle mümkün olmayan doktor görünümlü bir celladın özel sağlık kurumunda çalışması hukuken nasıl mümkün hale getirilmiştir? Asli kamu hizmetlerinden olan sağlık hizmetlerinin devlet eliyle verilmesi, sosyal devlet ve devletçilik ilkelerin en temel gereklerinden biriyken, Türk halkı niçin bu denetimsiz özel sağlık kuruluşlarının ehliyetsizliğine terk edilmiştir? Cumhuriyet Savcılarını tehdit gücü bulan bir suç örgütü, kaç kişilik bir kadroyla ne kadar zamandır sağlık sistemimizin içindedir, kaç bebeğimiz katledilmiştir? Bu soruları sormak ve cevapların ardına düşmek bizlerin vazifesidir.” NAŞİT BİRGÜVİ’DEN HÜKÜMETE AĞIR ELEŞTİRİ Sema Ayatar’ın basın açıklamasını tamamlaması üzerine Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Naşit Birgüvi de bir konuşma gerçekleştirdi. Birgüvi konuşmasında son günlerde yaşanan kadın ve çocuk cinayetlerini değerlendirerek hükümete şu sözlerle ağır eleştirilerde bulundu: "İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve Sağlık Bakanı’na sesleniyorum. Bu kadın cinayetlerinin önünü kesmek zorundasınız. Çocuk tacizlerinin önünü kesmek zorundasınız. Bebek katillerini yargılamak zorundasınız. Bebek katilerinin 12 çocuğu katlettiği açıklandı, onlarca sene bu katliam devam etti. Doğrusunu açıklayın. Utanmadan sessiz kalıyorsunuz. Sağlık bakanı derhal istifa etmeli. Biz, bu ülke muz cumhuriyeti mi dedik mi rahatsız oluyorsunuz. Bu ülke muz cumhuriyetinden daha kötü yönetiliyor. Benim kadınım sokakta rahat gezemiyorsa, benim polis memurum dahi güvende değil, bir sapık tarafından bıçaklanıyorsa bu ülkede adaleti tabi ki sorgulayacağız. Bu ülkede 6-12 yaş arası çocuklara taciz yapılıyorsa İçişleri Bakanı’na sesleneceğiz, Adalet Bakanı’na sesleneceğiz. Susacak mıyız sanıyorsunuz? Hayır susmayacağız, susmayacağız, susmayacağız. Sağlık Bakanı istifa diyoruz. Yetiyor mu yetmiyor. Hükümet istifa, hükümet istifa, hükümet istifa! İnsanları bu kadar çaresiz bırakamazsınız. Akşam saat sekizden sonra büyükşehirlerde dahi kadınlarımız rahat gezemiyor. Siz bakanlık kadrolarını tarikatçılarla doldurursanız ülkenin geldiği nokta bu olur. Sağlık Bakanlığı Menzil Tarikatı’nın yuvası olmuş. Tıbbiyeyi bitiren gençlerimiz, bakanlığa doldurulmuş, Araplaştırma politikanızla yabancı doktorlardan dolayı beyin göçü olarak yurt dışına gitmekte. Umurunuz da mı? Değil! Övünürsünüz her şehirde üniversite açtık diye. Hani üniversiteyi bitiren gençlerimiz neden ülkemizde iş bulamıyorlar? Neden kadroları Araplarla dolduruyorsunuz? Türksüzleştirme zihniyetiniz yıkılsın, kahrolsun! Son olarak, kadın tacizlerine dur demek için, kadın katliamlarına dur demek için, çocuklarımızı dahi koruyamazken, onları korumak, kurtarmak ve geleceğin nesilleri olarak emin ellerde yetiştirmek için gelin hep birlikte Zafer Partisi çatısı altında toplanalım. Bunlara dur diyecek başka bir zihniyet kalmadı, kalmadı, kalmadı!"