YERİN DİBİNE GİRDİM, UTANDIM...
Ben 72 yaşındayım. Bu mektubu torunum Ali'ye yazdırdım. Allah'a şükür elim ayağım tutuyor. Yazı da yazıyorum kağıt kalemle.
Bilgisayarla yazmak gerekirmiş. Onun için torunuma söyledim. Belediyeye ve size yollamak için o da yazdı. Sağolsun çok efendi torunum. Bir zamanlar nezih bir kent olan Karşıyaka'da oturuyorum. Evim istasyona yakın. Geçenlerde komşular "teyze gel, istasyonun oraya oturmaya gideceğiz. Çocuklar oyun bahçesinde oynayacak. Biz de banklarda oturur laflarız" dediler. Gittik. Gitmez olaydım. Her taraf masa sandalye. Geçemedik. Zar zor geçtik. A o da ne. Çocuk bahçesinin içinde bile masalar, sandalyeler var. Oturmak için yapılan banklar kapatılmış. Söylene söylene hepimiz geri döndük. Az ileride pastaneden dondurma aldık. Biraz dolaşalım dedik. Dolaşamadık. Her taraf ana baba günü gibi. Masayı sandalyeyi doldurmuşlar. Çok üzüldüm. Çok utandım. Belediyenin 100 metre yanındaki çocuk bahçesinden ne istiyorsunuz. Bırakın orada çocuklarımız oynasın. Çocuklardan biri annesine sordu. "Burasını bu kahveci amcalar mı yaptırdı. Masa koymuşlar. Salıncakta sallanamadık" İnanın çok utandım. Bizim gençliğimizde böyle olmazdı. Esnaf utanırdı. Belediyeden korkardı. Şimdi tam tersi dediler. Yerin dibine girdim. Utandım. Aziz oğlum, Hüseyin oğlum. Daha fazla utandırmayın bizleri.
KARŞIYAKALI EMİNE NİNE