Selim Yaşar: Otizm, her birey için farklı şekilde ele alınmalı
Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı’nın otizm konusunda farkındalık yaratmak amacıyla üç yıldır düzenlediği panel, katılımcılardan büyük ilgi görüyor. Her yıl farklı konuları işleyen panelde otizmlilerin gelişimine ve sosyal hayata katılımına…
Bu yıl üçüncü kez düzenlenen “Otizm Paneli”nin konusu “Dil ve Konuşma Üzerine Uygulamalar” oldu. Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen panelin oturum başkanlığını Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar yaptı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Funda Acarlar, Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. İlknur Maviş, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Zihinsel Engelliler Eğitimi A.B.D. üyesi Yrd.Doç.Dr.Alev Girli, Uzman Dil ve Konuşma Terapisti İlim Aksu ve ODER Otizm Derneği Başkanı Ergin Güngör’ün konuşmacı olarak katıldığı panele, İzmir’de otizm üzerine eğitim veren okulların öğretmenleri, rehberlik araştırma merkezi çalışanları, liselerin ilgili bölümlerinde eğitim veren ve öğrenim gören öğretmen ve öğrenciler ile otizmli çocukları bulunan aileler katıldı.
500’den fazla katılımcının olduğu panelin oturum başkanı olan Selim Yaşar konuşmasında, “Otizmde iletişim kuramamak temel problemdir. Anlama ve iletişim kurma becerilerini geliştirmek çok önemlidir. Burada eğitimcilere ve tabii ailelere büyük görev düşüyor. Bunun bir standardı yok. Çocuğunuzu iyi tanımak, terzi örneğinde olduğu gibi,her çocuğu ayrı ayrı ele alıp kişiye özgü uygulamalarla desteklemek gerekir. Eğitimler de ara verilmeden devem ettirilmelidir.”dedi. Selim Yaşar, “Otizmli ailelerin en büyük sorunu, Türkiye’de eğitim terapistinin az olması. Üniversitelerde eğitim terapisti yetiştirmek üzere yeni bölümler açılmalı.”diye konuştu.
“Tanıdan Müdahaleye Erken Dönem Sosyal İletişim Becerileri” konusunda bir sunum yapan Prof. Dr. Funda Acarlar sunumunda, söz-öncesi iletişim becerilerinin öğretimi için son yıllarda yaygın olarak kullanılan, doğal bağlamda öğretime dayanan ve bilimsel dayanaklı bir yöntem olan Milieu Yöntemi’ni anlattı. Sosyal iletişim becerilerinin bebeklerde 8-9. aylardan itibaren amaçlı iletişimin başlaması ile kullanılmaya başlandığına; ortak dikkat, taklit, jestler ve oyunu içeren erken dönem sosyal iletişim becerilerinin dil ediniminin ön koşul becerileri arasında yer aldığına dikkat çekti. Funda Acarlar erken dönemde alınan desteğin, hem sosyal iletişim becerilerinin ilerlemesine hem de daha ileri dönemlerde davranışlarının gelişiminin hızlanmasına neden olduğunu vurguladı.
Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. İlknur Maviş, “Erken Çocukluk Döneminde Otizmli Çocukların Dil ve Konuşma Açısından Ayırt Edilmesi ve Değerlendirilmesi” konulu konuşmasında, otizmin dil ve konuşma anlamında değerlendirilmesinde söz öncesi iletişim niyetlerinin önemine dikkat çekti. İlknur Maviş, “24 aylık bir çocukta yaklaşık 50 sözcükten daha az kelime olması ve sözcük kombinasyonlarının olmaması, kontrol amaçlı da olsa bir uzmana başvurmak için yeterlidir. 8-16 ay döneminde çocukların anladığı sözcük sayısı ortalama 65 iken 14-16 ay döneminde 186; aynı dönemlerde ürettiği sözcük sayısı ise 6’dan 32’ye çıkar. Ailelerin çocuklarını iyi izleyip gözlemlemesi gerekiyor. Dil gelişimi bu seviyede gitmeyen çocuklar için uzman desteği aranması gerekli.”dedi.
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti İlim Aksu ise, otizmli bireylerde konuşma becerisini kazanmak için uyumlu olma, dinleme ve anlama becerilerinin önemli olduğunun altını çizdi. İlim Aksu, “Eğlenceli etkileşimlerle iletişimi başlatmak için fırsatlar sunarak ortak dikkati artırmak önemlidir. Jestler, resimler, sesler ve sözcüklerle konuşmaya liderlik etmek ve dinlemeyi artırmak; basit dille başlayıp geliştirerek, göstererek ve eylemlerle ilişkilendirerek deneyimi artırmak; daha çok fiziksel oyun oynayarak dil ve konuşma yetkinliğini artırmak gereklidir. Otizmli çocuklara dil ve konuşma becerisini kazandırabilmek için dinlemenin önündeki engeli kaldırmalıyız.”dedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Zihinsel Engelliler Eğitimi A.B.D. üyesi Yrd.Doç.Dr.Alev Girli ise sunumunda, taklit ve ortak dikkatin dil gelişimindeki ayırt edici, temel göstergelerden olduğuna dikkat çekerek, teknolojinin güçlü yanlarının bu alanlardaki becerileri arttırmada etkin olarak kullanılabileceğini belirtti. Alev Girli, “Öğrenme ortamının anlaşılabilir, düzenli ve tahmin edilebilir olması dil ve konuşma becerisini artırmada etkilidir.” dedi.
ODER-Otizm Derneği Başkanı Ergin Güngör ise panelde yaptığı konuşmada dil ve konuşma becerisinin kazanılmasının otizmli birey bulunan aileler için ne denli önemli olduğuna dikkat çekerek: “Aileler otizmli çocuklarında en çok konuşmanın özlemini duyarlar. Konuşma başladığında otizmin diğer semptomlarının kaybolacağına inanmak isterler. Otizm, bütünsel bir durumdur. Dil ve konuşma, iletişim becerilerinin gelişiminde önemli etkendir. Otizmde erken teşhisle birlikte ailelerin otizmi yenmek üzere mücadele etmesi, başarıya ulaşmasında etkilidir.” diye konuştu.
Yoğun bir katılımla gerçekleşen panelin sonunda Oturum Başkanı Selim Yaşar panelistlere günün anısına plaket takdim etti.