MEYVE TÜKETİMİNE UZMAN ÖNERİSİ
Rengarenk yaz meyveleri sofraları süsleyip, damaklara ayrı ayrı tatlar bırakırken, Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Mitat Bahçeci, ölçülü tüketildiğinde “sağlık” aşılayan, başta kanser olmak üzere pek çok hastalıktan korunmada önemli işlevleri…
Yazın besin çeşitliliği açısından zengin bir mevsim olduğunu belirten Prof. Dr. Bahçeci, “Farklı renk ve tatlardaki meyveler yaz mevsiminin en güzel habercisi. Örnek; kavun, karpuz, incir, kiraz, vişne, nektarin, şeftali, kayısı, dut, böğürtlen, ahududu. Her birinin besinsel değeri diğerinden farklı bir yapbozun parçaları gibi. Farklı renkteki her meyve farklı vitamin ve yararlı bileşikler içeriyor” diyerek şunları söyledi:
“Örneğin kırmızı dut, böğürtlen, ahududu, kiraz, çilek ve üzüm antosiyaninden zengin ve antioksidan kapasitesi yüksek bileşikler içeriyor. Kanserden korunmada önemli işlevleri var. Kayısı ve şeftali önemli potasyum kaynakları. Bu iki meyvede bulunan A vitamini gözün görme fonksiyonunda önemli rolü var. 1 orta boy (130 gr) şeftali veya 4 kayısı 1 porsiyon meyve yerine geçiyor. Karpuzun içerisinde bulunan ve karpuza kırmızı rengini veren likopen bileşiği karotene benzemesine rağmen A vitamini aktivitesi göstermiyor. Büyük bir bölümü su olan karpuz tüketilirken içerdiği şeker oranından dolayı glisemik indekse özellikle dikkat edilmesi gerekiyor. Glisemik indeks; referans besin olan beyaz ekmek veya çay şekerine göre diğer besinlerin kan şekerini yükseltme oranıdır. Karpuz, kavun, incir, üzüm gibi yaz meyveleri içerlerinde bulunan yararlı bileşikler ve vitaminler sayesinde insan sağlığına yararlı katkı sağlamasına rağmen; doğru porsiyon ölçüsünde tüketilmediğinde bel çevresinde yağlanmaya ve kilo alımına neden olabilir. Bu yüzden kan şekerini ve insülin düzeyini normal seviyede tutmak, bel çevresindeki yağlanmayı azaltırken yaza daha formda girmemizi sağlayacaktır.”
Prof. Dr. Bahçeci, aşırı meyve tüketiminin kanda trigliseridi arttırdığını söyledi. Yüksek glisemik indeksli meyvelerin aşırı tüketiminin insülin direnci ve metabolik sendromu da tetiklediğini kaydeden Prof. Dr. Bahçeci, her çeşitten meyvenin bir parça ya da birkaç tane şeklinde bir arada tüketilmesinin de doğru olmadığını söyledi. “Meyveler meyve tabağı yapılarak yenmemeli, mümkünse farklı renklerde meyveler her öğünde bir çeşit olacak şekilde tüketilmeli” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Meyve tabağının albenisi çok ama sıkıntısı da büyük. Çünkü porsiyonu belirlemek mümkün değil, normalden fazla meyve yenmesine yol açar. Meyveler parçalandığı için oksijenle temas eder, bu da vitamin kaybına yol açar. Örneğin portakalın kesilerek yenmesi halinde C vitamini kaybı yüzde 40 oranında. Dilimlenerek yendiğinde bir kayıp olmaz. Portakal suyunu ise hiç önermiyoruz, çünkü en az iki-üç portakal tüketimi demek. Meyve tabağına glisemik indeksi farklı olan meyveler giriyor. Karpuzun glisemik indeksiyle kirazın ki bir değil. Dolayısıyla bu açıdan bir hesap yapmayı zorlaştırıyor. Bir öğünde karpuz, bir öğünde kiraz, üçüncü öğünde portakal ya da başka bir meyve yemek, bir birine karışmadığı için daha çok yararlı olur.”