Kebir: Gümrük Birliği söylemleri Becker'in 15 milyonluk Türkiye yatırımını durdurdu

Amerika ile Avrupa Birliği arasında müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması'nın (TTIP) Türk ekonomisine olası etkileri, iş dünyası arasında tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Karşıyaka Haber
Almanya merkezli endüstriyel otomasyon sistemleri üreticisi Becker'in Türkiye CEO'su Volkan Kebir, Türkiye'nin Gümrük Birliği anlaşmasını dondurma yönündeki söylemlerinin, yabancı yatırımcıları tedirgin ettiğine dikkat çekti. Becker'in, Türkiye'ye ilk etapta 15 Milyon Euro tutarında yatırım yapmayı planladığını hatırlatan Kebir, "Sayın Bakanlarımızın söylemleri, yatırım planı yapan şirketleri tedirgin ediyor. Alman muhataplarımız, yapılan açıklamaların tercümesini yapıp önümüze koyuyorlar. Ülkemize yatırımcı çekmek için gecesini gündüzüne katan bizler ise çok zor durumda kalıyoruz" dedi.   "TTIP dışında kalırsak Gümrük Birliği'ni dondururuz" söylemlerinin acele ile yapılmış açıklamalar olduğunu vurgulayan Kebir, "İhracata dayalı büyüme öngörüsü ile hareket eden ve 160 Milyar Dolarlık ihracatının yarıya yakınını AB ülkelerine yapan Türkiye'nin, Gümrük Birliği'nden ayrılmaktan söz etmesi, kendi ayağına kurşun sıkması anlamına gelir. Ekonomimizin üzerine çok önemli riskler ve maliyet kalemleri binerken, bu durum yine Türk imalat sanayisini olumsuz etkiler." değerlendirmesini yaptı. Türkiye'nin 1 Ocak 1996 tarihinde dâhil olduğu Gümrük Birliği'nde 19 yılın geride kaldığını anımsatan Volkan Kebir, TTIP anlaşması gündeme gelene kadar Türkiye'nin, Gümrük Birliği kapsamında kendi aleyhine işleyen süreçleri rehabilite etmek adına dişe dokunur bir girişimi olmadığını vurguladı.   AB'nin üçüncü ülkelerle yaptığı anlaşmalara Türkiye'nin taraf olmamasının, Türk ekonomisine ek yük getirdiği eleştirisinin de doğru olduğunu sözlerine ekleyen Becker Türkiye CEO'su Volkan Kebir, şöyle devam etti: "Türkiye'nin ihracat pazarlarında AB çok önemli bir yer tutuyor. Dış ticaretimizin bu volüme ulaşmasının en önemli nedeni de Gümrük Birliği'dir. Sözgelimi AB'nin toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 10'lar seviyesinde olsaydı, Gümrük Birliği'nden ayrılmayı daha rahat konuşabilirdik. Türkiye, TTIP anlaşması kapsamında yaklaşan tehlikeyi çok geç fark etti. Bir yılı aşkın süredir ekonomide yaşanan yapısal sorunları konuşmuyoruz. Gündemimizi bambaşka konular işgal ediyor. Rekabet gücümüz, giderek azalıyor. İmalat sanayisinin GSYH içindeki payı korkutucu oranda düşüyor. Türk ekonomisi inşaat sektörüne çok fazla bağımlı bir görüntü veriyor. Gümrük Birliği kapsamında Türkiye'nin aleyhine işleyen şartlar olduğu doğru. AB'nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının Türkiye'yi bağlamaması, uzun yıllar öncesinden düzeltilmesi gereken bir sorundu. Bu yapılmadı. AB'nin anlaşma yaptığı ülkelerle tek tek serbest ticaret anlaşması yapmak zorunda kaldık. En son örnek Güney Kore ile yapılan serbest ticaret anlaşmasıdır. GB'ne girerken, temel hedef, Türk ekonomisinin yüksek katma değerli ürünler üretip AB pazarlarına ihraç etmesiydi. Türkiye geçen 19 yılda bu konuda da çok fazla yol alamadı. Bugün yüksek teknolojili ürünlerin toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 5'i dahi bulmuyor. Türkiye 1990'lı yıllarda işgücü açısından rekabetçi bir ülkeydi, ama bugün maalesef değil. Çin başta olmak üzere Uzakdoğu'daki ülkeler, işgücünde Türkiye'den daha avantajlı şartlara sahip. Nitekim Güney Kore ile yaptığımız serbest ticaret anlaşması pratikte bir işe yaramadı. Bu ülkeye yaklaşık 500 Milyon Dolarlık ihracat yaparken, 5 Milyar Dolara yakın ithalat yapıyoruz. On kat dış ticaret açığı veriyoruz."   Türkiye'nin sorununun Gümrük Birliği'nin bütüncül şartlarında değil, Türk ekonomisinin yeterli oranda katma değer üretememesinde yattığına dikkat çeken Kebir, Türkiye'nin ihracatta kilogram değerinin yaklaşık 1.5 Dolar düzeyinde olduğunu, bu rakamın, nüfusu Türkiye'den 5 Milyon fazla olmasına rağmen 7 kat fazla ihracat yapan Almanya'da ise 4.1 Dolar olduğunu hatırlattı. Türkiye'nin kilogram başına ihracat değerini en azından 3 doların üzerine çıkarması gerektiğinin altını çizen Volkan Kebir, şöyle devam etti: "Bu hedeflere standart, harcıalem, yükte ağır pahada hafif mallar satarak ulaşamayız. Evet, Türkiye Gümrük Birliği'nde aleyhimize işleyen süreçlerin düzeltilmesi için çalışalım. TTIP anlaşmasına ise mutlaka dâhil olalım. Ancak asıl Türkiye'nin neden doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çekemediğini sorgulamamız gerekiyor. Bunun için de yapıcı bir özeleştiri şart. Türkiye ihracatı 19 yılda nasıl bir dönüşüm geçirdi, ne satıyorduk, şimdi ne satıyoruz. Eksiklerimiz ve reform ihtiyaçlarımız nerede. Bu soruların yanıtlarını siyasi kaygılardan uzak şekilde yanıtlarsak, kazançlı çıkacağız. Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının nasıl çekilebileceğine kafa yoralım. Yatırım iklimimizi iyileştirmek için neler yapmamız gerektiğini somut olarak belirleyelim. Asıl görevlerimizi yapmadan suçu Gümrük Birliği'ne atma kolaycılığının ülkemiz ekonomisine katkısı olacağını düşünmüyorum."