Karşıyaka ADD Bahriye Üçok'u andı
Karşıyaka Atatürkçü Düşünce Derneği Doç. Dr. Bahriye Üçok'un dünkü anma töreni ile ilgili basın açıklaması yaptı. Açıklama şöyle:
Bugün, Doç. Dr. Bahriye Üçok’un katledilişinin 24. yıldönümüdür. Kendisini, Karşıyaka’da adı verilmiş olan bulvarın başlangıcında ve büstünün önünde saygıyla anıyoruz.
Bahriye Üçok, neden öldürüldü ve neden saygıyla anılmayı hak ediyor? Bu noktadan her gün binlerce insan geçiyor. Bu soruları sorduklarınızın bir kısmından yanıt alamazsınız. Çünkü Türk toplumunun belleği yok edilmeye çalışılıyor. Biz Atatürkçülere, devrimcilere ve aydınlara düşen görevler arasında; toplumsal belleğin yok edilmesine izin vermemek de bulunmaktadır.
Doç. Dr. Bahriye Üçok, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi iken, ilk kadın öğretim üyesi olduğunu da belirtelim, uğradığı bombalı saldırı ile katledildi. Bir çok meslektaşı arasında kendisinin hedef alınmasının elbette nedenleri vardı. En başta geleni, bir kadın olmasıydı. Daha doğrusu, aydın bir kadın olarak çevresini de aydınlatma görevine inanmış olmasıydı. Üstelik, bir bilim insanı olarak sesini daha geniş bir kesime ulaştırma olanağı vardı. Başka bir anlatımla, karanlığa karşı verilen savaşın inançlı bir neferiydi. Bütün bunlar, Türk toplumunu ortaçağ karanlığına mahkum etmek isteyenler için bağışlanamaz suçlardı. Bağışlamadılar!
O yıllarda işlenen bir çok cinayet gibi bu da faili meçhul kaldı. Tetikçileri bulunan bazılarından farklı olarak Bahriye Üçok’un tetikçileri de bulunamadı. 1990, acı bir yıldır. Derneğimizin kurucuları Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy’un da aralarında bulunduğu Çetin Emeç ve Turan Dursun gibi aydınlarımızın katledildiği bir yıldır 1990. Öncesi de vardır: Cavit Orhan Tütengil (1979), sonrası da Uğur Mumcu (1993), Ahmet Taner Kışlalı (1999) ve Necip Hablemitoğlu (2002), ülkemizin aydın birikimine yönelen kıyımın kurbanlarıdır ve katilleri bulunamamıştır.
Ancak, hepimiz biliyoruz ki ülkemiz aydınlarına karşı girişilen bu kıyımların arkasındaki güç bellidir: sindirilmiş ve istikrarsızlaştırılmış bir Türkiye isteyen Batı. İsimlerini de verelim: ABD ve bazı saf demokratlarımızın uygarlık projesi sandıkları AB. “Kanıtınız var mı?” diye sorsalar, “var” deriz. Türkiye’nin güçlenmesinden en çok kim rahatsız olacaksa, bu cinayetlerin failleri, aydın birikimimizin canına kastedenler de onlardır.
Bu aydınlarımızın katilleri doğudan gelmediler, batıdan gönderildiler. Bir toplumun düşünme ve yorumlama yeteneğini yok etmenin yolu aydınlarını yok etmektir. Düşünen, yorum yapan ve yol gösteren aydınlar, sömürgenler için en büyük tehdittir. Uygar Batı, kendisine yönelen tehditleri ortadan kaldırmakta hiç tereddüt etmez. Yakın dünya tarihi bunun örnekleri ile doludur. Şili, Arjantin ve Irak’ta, darbe ya da işgallerden sonra bilim adamlarına karşı sayısız suikast düzenlenmiştir. Amerikan işgali altındaki Irak’ta doktorların sistemli bir şekilde faili meçhul cinayetlere kurban gitmeleri ayrıca incelenmelidir.
Sonuç olarak, Bahriye Üçok, aydın bir bilim insanı, bir din bilimcisi olduğu için öldürüldü. Hem aydın hem dindar olmak, kâbesi Vaşington ya da Brüksel’de olanlar için suçtur. Bahriye Üçok, suçunu biliyordu. Korkmadı, tehditlere aldırmadı. Görevini yerine getirmekten vazgeçmedi.
Biz de görevimizi yerine getireceğiz. Bahriye Üçok’a ve diğer şehitlerimize söz veriyoruz: Türkiye, onların uğruna can verdiği; Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı aydınlanma devrimini tamamlayacak ve uygar toplumlar arasındaki yerini alacaktır. Bunun için gerekli olan inanç ve güç biz Atatürkçülerde mevcuttur. Görevimiz, bu inancı milletimize aktarmaktır.