Kablosuz devrime hazırlanın...
Günümüzde sıklıkla kullandığımız Wi-Fi teknolojisi değişmek üzere. Şu ankinden çok daha hızlı bir veri aktarımına sahip olan yeni bir sistemle birlikte, daha yavaş bir veri aktarım hızına sahip farklı bir…
Yeni WiGig sayesinde bir modeme göreceli olarak yakın olan kişiler 60GHz'de çalışan ve "birden fazla gigabit veri hızını" destekleyerek, 2016 yılı civarında veri indirme ve yükleme işlemlerini oldukça yüksek hızlara çıkartabilecek. IEEE 802.11ah ve 802.11af olarak adlandırılan ikinci teknoloji ise, sadece 900MHz'da çalışarak düşük veri hızı sunmakta ancak çok büyük alanları kapsayabilmekte. WiGig sayesinde evler oldukça yüksek hızlara kavuşurken, IEEE 802.11ah ile beraber hemen her yerde kablosuz internete ulaşmak mümkün olabilecek.
WiGig (802.11ad)
Microdalga Wi-Fi olarak da bilinen WiGig (veya 802.11ad), normal frekans aralığından farklı, çok daha yüksek bir frekans aralığı olan 60GHz'da çalışmakta. Bu durum, düşük enerji ile yüksek performans sağlama imkanı tanıyor. Ancak bu teknolojinin de eksik yanları yok değil. Şu andaki hesaplamalar, bu teknolojinin çok kısa mesafelerde çalışacağını göstermekte; şimdilik 10 metreden bahsediliyor. Yani bir evi değil, odayı anca kapsayabilecek konumda.
Sistemin tam uygulamaları henüz belirgin değil. Ancak, özellikle eski evlerde yaşayan kişiler, kalın duvarlar sayesinde Wi-Fi modemin çevresinde internet kullanmaya alışkın durumdalar. Bu yeni sistem de bu kişiler için büyük bir kullanım sorunu yaratmaz iken saniyede yedi gigabite kadar çıkabilen bir hız sağlanacak gibi gözükmekte.
Aslında günümüzün lider standardı olan 802.11ac, kendi başına kablolu ağları tamamen terk etmemizi sağlayacak yeteneğe sahip. Tabii ki bu ağların bir gecede ortadan kalkmayacağını söyleyebiliriz. Ancak Purple WiFi'ın CEO'su Gavin Wheeldon'ın söylediği üzere, kablolu ağlara duyulan ihtiyaç büyük oranda azalmış durumda. Ayrıca Wheeldon Wi-Fi Birliği'nin bir "ses kuruluşu" hareketini desteklediğini ve Wi-Fi ağları üzerinden yapılan görüşmelerin kalitesini arttırmaya uğraştıklarını söylemekte.
802.11af (Super Wi-Fi) ve 802.11ah
802.11af, diğer adlarıyla Süper Wi-Fi yada White-Fi, kullanılmayan televizyon spektrumunu 54MHz ve 790MHz arasındaki frekanslarda kullanmakta ve birkaç kilometreye kadar çıkabilme ihtimali olan mesafelerde çalışabilmekte. Tahminen 24Mb/s hızına ulaşabilen bu standardın, çok hızlı olmasa da, kabul edilebilir bir hıza sahip olduğunu söylemek mümkün.
802.11ah ise Düşük Güçlü Wi-Fi olarak lanse ediliyor. Bu standart, cihaz ve araçlardaki monitörler ve algılayıcılar için bir bant aralığı sağlamayarak bunların birleşerek "Internet of Things"i yaratmaları amaçlanıyor.
IT danışmanlığı Glue Reply'dan telekomünikasyon uzmanı Oliver Neuberger'ın söylediğine göre, WiGig'in getirdiği hızlar için geç kalmış değiliz; bu standart tam da gerekli oldukları zamanda aktif hale geçecek. Neuberger'in söylediğine göre, ev modemleri üstünde büyük bir yük oluştuğunda, yavaş bağlantı hızları sorun olmaya başlıyor. Neuberger'e göre WiGig'in sağlayacağı hızlar, bu sorunu da çözecek.
Oyun konsolları ve video kameralar gibi ev aletlerinin bir sonraki seviyeye ulaşabilmeleri için yüksek miktarlarda veriyi hızlı bir şekilde aktarabilmeye ihtiyaçları var. Kablosuz veri aktarımının hızlanması ile beraber, ev bilgisayarları ve hatta akıllı telefonlar da giderek daha fazla kablosuz teknoloji kullanmaya başlayacaklar.
Tabii ki yeni Wi-Fi teknolojilerinin sorunsuz bir şekilde ortaya çıktıklarını söylemek pek mümkün değil. Neuberger'in söylediğine göre, yüksek frekansların duvarları geçebilme yetenekleri azalmakta ve bu yüzden daha kısa menzilde çalışmaktalar. İnsanların alıştıklarından daha kısa olan bu mesafeler yüzünden de yeni teknolojilerin var olan 2.4GHz ve 5GHz frekanslı teknolojiler ile beraber kullanılacağı tahmin edilmekte. Bunun nasıl olacağını şimdilik kestirmek pek kolay değil. Ama evlerimize menzil artırıcıların iyice yerleşeceklerini görmek için kahin olmaya gerek yok.
Neuberger'in tahminlerine göre, evlerdeki bağlantıların giderek daha karmaşık ve kalabalık bir hal almaları ile beraber, tüketicilerin düşük masraflı ev ağları kurmalarına yardımcı olmak adına büyüyen bir endüstri ile karşılaşacağız.
İşin içine bir de Hotspot 2.0 kavramının gireceği biliniyor. Wheeldon'un söylediğine göre Hotspot 2.0 sayesinde, açık kablosuz ağlara bağlanırken aklımızda hiç bir soru işareti kalmayacak.
Şu anda pek çok yerde Wi-Fi seçeneğini kullanmaya çalıştığımızda, çok sayıda farklı kablosuz ağ ile karşılaşmaktayız. Bu ağların bir kısmı şifre korumalı iken, şifre koruması olmayanların diğer ucunda bizi ne beklediği konusunda da bir fikrimiz olmuyor. Bu şifresiz ağlar, hizmet kullanımı karşılığı ücret alıyor olabilir ya da internet üzerinde kullandığınız verileri izniniz olmadan topluyor da olabilirler. Ayrıca bu ağlara bağlandığımızda internetin olmadığını veya ağda fazla sayıda kişi bulunduğu için ağa bağlanamadığımızı da görebilmekteyiz. Karşımıza çıkan en iyi sonuç ise, ağa bağlandıktan sonra bir internet tarayıcısını açtığımızda belirli bir üyelik işleminden geçmemizin beklenmesi oluyor.
Hotspot 2.0'a adım atmamızla beraber ise, Wi-Fi sağlayıcılarının çok daha fazla bilgi sunmaları mümkün olacak. Wi-Fi'ın açık mı, ödemeli mi ya da belirli bir üyelik işleminden geçmemizi isteyip istemediğini; en fazla kullanıcı sayısına ulaşıp ulaşmadığını görmemiz mümkün olacak. Böylelikle de ağa bağlanmaya uğraşmadan ağ hakkında işimize yarayan pek çok bilgiyi edinmiş olabileceğiz. Ayrıca doğru gereksinimlere sahipseniz kesintisiz bir şekilde ağlardan faydalanmanız da mümkün olacak. Başka bir deyiş ile, eğer telefon sağlayıcınızın bir ağ firması ile anlaşması bulunuyor ise, ağlara hiçbir sorun ile karşılaşmadan otomatik olarak bağlanabilecek ve hizmetten faydalanabileceksiniz. Konuşmalarımızı bile bu ağlar üzerinden yapmamız mümkün hale gelecek.
Mobil internetin inanılmaz büyüme hızı da, Wi-Fi'daki gelişimleri destekleyen önemli bir eleman olarak karşımıza çıkıyor. 2013 yılında, mobil veri trafiği, 2000 yılındaki genel internetin tamamının yaklaşık olarak 12 katına ulaşmış durumdaydı. Ayrıca dünya genelindeki mobil veri trafiği 2012'de yüzde 70 arttı ve akıllı telefon kullanımı yüzde 81 gibi bir artış gösterdi.
Wheeldon'un tahminlerine göre Wi-Fi kullanımı giderek daha da artacak; 2020'de mobil ağlar ve Wi-Fi frekansları tamamen bütünleşmiş olacaklar. Bu durumun ve giderek artan mobil veri kullanımının sayesinde 3/4/5G ağları üzerindeki baskı artacak ve frekanslarda değişiklikler yaşanmaya devam edecek...