İzmir Kent Konseyi'nden ''Kadın, Ötekiler ve Kent'' söyleşisi
İzmir Kent Konseyi tarafından düzenlenen “Kadın, Ötekiler ve Kent” konulu söyleşide kentlerde yaşanan ötekileştirme ve yoksulluğun boyutları tartışıldı.
İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu tarafından Kültürpark İzmir Sanat Oditoryum Salonu’nda düzenlenen “Kadın, Ötekiler ve Kent” konulu söyleşide kentlerde yaşanan ötekileştirmenin boyutları tartışıldı. Çalışma Grubu Başkanı Sibel Tatar’ın moderatörlüğünde Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mercan Efe Güney tarafından gerçekleştirilen söyleşinin açılışında konuşan İzmir Kent Konseyi Başkanı Çağrı Gruşçu, kentlerdeki ötekileştirmeden kaynaklı sorunların çözümünün evrensel bildirgeler tarafından ortaya konulduğunu ifade ederken İzmir ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
‘İdari vesayet kentlere zarar veriyor’
Gruşçu, dünyadaki yerelleşme çabalarının aksine Türkiye’de merkezileşme ve idari vesayetin arttığını belirterek “Türkiye’deki merkezileşme kentlerde hizmet üretmeyi zorlaştırıyor. Bunun sonucu olarak kentlerin temel düzeydeki hizmetlerinin yerine getirilmesi ve projelerin üretilmesi merkezin vesayetine bırakılıyor. Bu durum gerek ithal sermayenin kentle bağdaşık olmayan projelerini gerçekleştirmesine gerekse kentin dokusuna zarar veriyor.” diye konuştu.
‘Çözüm için için yerelleşme ağı oluşmalıdır’
İzmir’de son zamanlarda artan sermaye yoğun çalışmaların kentte zaman içinde ötekileştirme ve yoksulluğu tetikleyeceğini vurgulayan Gruşçu, “Kentler kendine has niteliklerini yitirdiği ve bölgesel gelir adaletsizliğine maruz kaldığı sürece kent yoksulluğu artacaktır. Kentin yerlisi konumunda bulunan hemşehriler ise bu yoksulluğun sonucunda ötekileşecektir. Yalnız kentli arasında değil toplumsal cinsiyete yönelik ötekileşme de artacaktır. Kadın ve gençlerin sorunlarının çözümü sağlıklı bir yerelleşmeden geçer. Dileğimiz bunun ortadan kalkması için İzmirlinin ve kentlilerin taleplerinin karşılanabileceği bir yerelleşme ağının oluşmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için hazırlanan evrensel beyannamede kentler için çevre, sağlık, altyapı, ulaşım, açlık, yoksulluk, istihdam, adalet gibi 17 yaşamsal sorunun çözüm kaynağının belirlendiğini ifade eden Gruşçu, yerel yönetimlerin ise bu beyannameye uygun hedefler belirlemesinin sorunların çözümünü kolaylaştıracağını söyledi.
‘Toplumsal sorunlar siyasetin etkisinden arındırılmalı’
İzmir Kent Konseyi Başkanı Çağrı Gruşçu’nun ardından söz alan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mercan Efe Güney ise ülkemizde kadın sorunlarının yapay gündemlerle ötelendiğini ifade ederek “Sorunların çözülebilmesi için her şeyden önce toplumsal cinsiyet eşitliğini ilgilendiren ve kadına dair sorunların siyasetten arınması gerekiyor. Her dönem hazırlanan kalkınma planlarının hangi ölçülerde uygulandığına bakalım. Uygulanma oranları çok düşük. Çünkü temelde sorunların çözümü yerine kamu yararı adı altında ve siyaset gereği yapılan çalışmalar var. Yalnızca seçmeni etkilemek için yapılan bu çalışmalar nedeniyle toplumsal çalışmalar görmezden geliniyor.” şeklinde konuştu.
‘Müftülük yasası ayrıştırmayı derinleştiriyor’
Hazırlanan müftülük yasasının toplumsal cinsiyet ayrıştırmasını derinleştireceğini ifade eden Güney, “Ülkemizde LGBTİ bireyler ile kadınların yaşadıkları da benzerlik gösteriyor. Ayrışma her alanda var. Erkek hegemonyasındaki yönetim birimlerinin karar verdiği yasal düzenlemelerle eşitliğin sağlanması daha olanaksız hale geliyor. Müftülük yasası da bunun bir örneğidir.” ifadelerini kullandı.