Hüner: Habercinin gücü sendikayla çoğalır
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde “Basında Çalışma İlşikileri” dersi kapsamında Ege Ajans İGC Konferans Salonu’nda konuşan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şubesi Başkanı Halil Hüner, “Basın emekçisi anayasal hakkını…
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın tarihi gelişiminden bahseden Hüner, “Sendikamız, basın emekçilerinin sosyal ve ekonomik hakların yükseltilmesi, toplu sözleşme hakkına sahip olmaları ve mesleki dayanışmanın sağlanması gibi amaçlarla, 10 Temmuz 1952'de İstanbul Gazeteciler Sendikası adı ile 20 meslekdaşımız tarafından kuruldu. Diğer illerde de, bulundukları ilin adıyla kurulan gazeteciler sendikaları, bir süre sonra Türkiye Gazeteciler Sendikaları Federasyonu adıyla bir birlik oluşturdu. İstanbul Gazeteciler Sendikası, 1957 yılında Türk-İş'e üye oldu. Sendikalar yasasında, milli sendika kurulması olanağını sağlayan değişikliğin yapılmasından sonra, İstanbul Gazeteciler Sendikası'nın 30 Eylül 1963 günü toplanan olağan genel kurulunda sendikanın adı Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak değiştirildi. Başlangıçta sadece 212 sayılı yasaya tabi olarak çalışan basın mensuplarının üye oldukları TGS, 1969 yılında bütün basın emekçilerini kapsayacak biçimde örgütlenme çalışmalarına girişti. Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi'nin 17 Kasım 1971 günü toplanan genel kurulunda gazete, dergi ve ajans çalışanlarının tümünün tek sendika çatısı altında toplanması ilkesi kabul edildi. Resmi Gazete'nin 10 Nisan 1996 tarihli sayısında yayımlanan tüzük değişikliği ile sendikanın örgütlenme alanı genişletildi” dedi.
TGS Genel Merkezi'nin yanı sıra İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana'da şubelerinin, Bursa ve Eskişehir'de temsilciliğin bulunduğunu ifade eden Hüner, “2013 yılı itibariyle TGS'nin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın kabul ettiği 1037 üyesi bulunuyor.
Hüner, “Sendikal hakların engellenmesi basın-yayın sektöründe yaşadığımız en önemli sorunlardan biridir. TGS olarak basın emekçilerinin sendikal haklara sahip olması için üyelik ve örgütlenme çalışmalarını sürdürüyoruz. Özellikle merkez medyada basın emekçilerinin sendika üyesi olmaması ve toplu sözleşme hakkı elde etmemeleri için ağır baskılar söz konusudur. Anayasal hak olan sendika üyeliği, işverenlerin tehditleriyle engellenmeye çalışılmaktadır. Basın emekçileri anayasal hakkını kullanmalı ve TGS'ye üye olarak kendi haklarına sahip çıkmalıdır. TGS tarafından işyerlerinde sendikal örgütlenmenin tamamlanmasıyla yetki alınarak toplu- İş sözleşmesi süreçleri yürütülmektedir. Halen bazı ulusal yayın kuruluşlarında toplu sözleşme imzalanması için süreçler devam etmektedir. TGS, üyelerinin ekonomik ve sosyal haklarının korunarak daha ileri noktaya taşınması için mücadeleyi bütün zorluklara, engellemele ve baskılara karşın sürdürmektedir. Basın emekçilerinin yaşadığı ekonomik sorunların yanı sıra basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri her geçen gün artmış, bir çok gazeteci Türkiye'de sadece yaptıkları haberler nedeniyle terör örgütü üyesi suçlamasıyla karşı karşıya bırakılmış ve tutuklanmıştır” diye konuştu.
Basın sektöründe çalışan herkesin 5953 Sayılı Yasa'da belirtilen kanuni hakkı olan sigorta ve sözleşme yapılmasından yana olduklarını söyleyen Hüner, “Gazetelerde, ajanslarda muhabir, fotomuhabiri, kameraman, redaktör, haber müdürü ve yazıişleri müdürü olarak çalışanların kimlik kartı niteliğindeki sarı basın kartı; Başbabakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'ne bağlı bir komisyon tarafından verilir. Bu komisyon Türkiye Gazeteciler Cemiyetini temsilen iki, Gazeteciler Cemiyetini temsilen bir, İzmir Gazeteciler Cemiyetini temsilen bir, Türkiye Gazeteciler Sendikasını temsilen üç, Gazeteciler Federasyonunu temsilen yerel basın mensubu bir, Türkiye Gazete Sahipleri Birliğini temsilen bir üye, olmak üzere, toplam onüç üyeden oluşur. Komisyonda TGS en fazla üye ile temsil edilir” dedi.
10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ...
Hüner, “1961 Anayasasında gazetecilerin sosyal ve ekonomik haklarında önemli iyileştirmeler sağlayan 212 Sayılı Yasa (5953 Sayılı) 10 Ocak 1961'de yürürlüğe girdi. O günlerde 10 Ocak "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kabul edildi. 12 Mart 1971’den sonra bu hakların bir kısmı geri alındı; "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü" ne dönüştü. "12 Eylül" düzeni ile birlikte gazetecilerin-yayıncıların toplu sözleşme düzeni kullanılamaz hale getirildi, sendikal hareket işlevsiz duruma sokuldu. İş güvencesi medya patronlarının insafına terkedildi. Basındaki işsizlik ve düşük ücretle çalışma rekor düzeyde. İletişim fakültelerinin mezunları çaresiz, yarınsız durumda. Gazetecilerin çalışma koşullarının yanı sıra, ifade özgürlüğü düzeyi de her yıl biraz daha geriye gitti.” diye konuştu.
“Uzunca bir süredir bu önemli yıldönümünün 'Çalışan Gazeteciler Günü' olarak anılmasıyla sınırlı kalınması gazetecilerin içinde bulundukları koşulların da düzeltilmek bir yana ağırlaşarak sürdüğünü simgelemektedir. Uygulanmasını zorunlu kılacak etkili yaptırımların bulunmaması ve sendikasızlaştırma girişimleri nedeniyle yasa, genelde yok sayılır bir düzeye indirgenmiştir” diyen Hüner; 10 Ocak ''Bayram'' ve ''Gün'' olarak kutlaması, anılması gereken bir durumdan çıkmıştır. Bu günde sadece sorunlarımızı, çözüm önerilerimizi gündeme getiriyoruz. Ne yazık ki sorunlarımızı çözecek durumda olan TBMM'de grubu bulanan siyasi partilerle hükümet bu konuda gerekli adımı atmamaktadır” diye konuştu.