Dünya'da bir ilk: Türk-İslam Arkeoloji bölümü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Türk-İslam Medeniyetine ait kültür varlıklarının korunması ve yaşatılmasını hedefleyen bir adım attı.
Adı, içeriği ve temsil ettiği dönem itibariyle Türkiye’de ve Dünyada ilk olma özelliği taşıyan girişim kapsamında İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi bünyesinde Türk-İslam Arkeolojisi bölümü açıldı. Temelleri arkeoloji bilimine, sanata ve kültüre dayanan bölüm 2015-2016 akademik yılında öğrencilerini kabul edecek.
Türk ve İslam dönemini kapsayan bölüm ile ilgili bilgi veren Bölüm Başkanı Doç. Dr. Harun Ürer, 50-60 yıldır bu alanda çalışmalar yapılıyor olmasına rağmen farklı nedenlerle böyle bir bölümün kurulamadığını belirtti. Dünya’da arkeoloji disiplini altında İslam arkeolojisinin olduğunu, ancak Türk-İslam dönemini ele alan bu bölümü Türkiye’de ve Dünya’da ilk olarak İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi bünyesinde açtıklarını ifade eden Ürer “Bunun haklı gururunu yaşıyoruz” dedi.
Ülkemizde arkeoloji denildiğinde genel olarak Yunan ve Roma dönemi ve öncesine ilişkin çalışmaların anlaşıldığını belirten ve bunun yanlış bir algı olduğuna dikkat çeken Ürer, Arkeoloji disiplini içinde değişik alanların ve dönemlerin çalışıldığını, dolayısıyla Türk-İslam Arkeolojisinin de arkeoloji çatısı altında sınırları belirlenmiş bir dönemi ifade ettiğini söyledi.
Bölümün amacına ilişkin açıklamalar yapan Ürer, “Türk-İslam kültürüne ait mimari ve el sanatlarını bilimsel açıdan incelemek, yok olanları ortaya çıkarmak ve restore ederek gelecek nesillere aktarmak öncelikli amacımız. Özellikle, ahşap ve taş süsleme konusunda Fakülte ve Üniversite bünyesinde oluşturulacak laboratuvarlarda birebir uygulama fırsatı yakalamak, öğrencilere seçmeli olarak böyle bir imkânı sunmak istiyoruz. Ayrıca üniversite personeli ve belki de dışarıdan bu işi öğrenmek isteyen, merak eden herkese sertifika programları ile geleneksel ahşap ve taş oyma süsleme kursları düzenlemeyi istiyoruz“ dedi.
Bölümde eğitim gören öğrencilerin, teorik öğretimin yanı sıra kazı çalışmaları ile birlikte öncelik sırasına göre oluşturulacak laboratuvarlarda kaybolan ya da kaybolmaya yüz tutmuş sanat dallarında uygulama şansına da sahip olacaklarını aktaran Ürer, sözlerini şöyle sürdürdü: “20 kişilik sınıf mevcuduyla uygulama laboratuvarlarında beceri geliştirme, teknik çizim ve görsel belgeleme konusunda teorik ve uygulamalı eğitim imkânı bulan öğrenciler, saha araştırmaları ile yerinde öğrenerek alanında donanımlı bireyler olarak çalışma hayatına hazırlanacak. Dört yıllık lisans öğretimi öncesinde sunulan isteğe bağlı yabancı dil hazırlık programı öğrencilere küreselleşen dünyada ikinci hatta üçüncü bir dil öğrenme fırsatı sunarak benzerleri arasında fark yaratacak.”