CHP'li Sındır: Efemçukuru İzmir için yaşamsal önemde
CHP’li Sındır; “İzmir halkının ve çevre dostlarının yıllardır sürdürdüğü mücadelesine rağmen Efemçukuru’nda yapılan altın madeni faaliyeti büyük bir sorun olmaya devam ediyor” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı’nın yanıtlaması istemi ile Meclis Başkanlığına soru önergesi veren Sındır; “Efemçukuru’nda yapılan altın madeni faaliyeti büyük bir sorun olarak devam ederken faaliyette bulunan şirketin kapasite artırımına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği ÇED olumlu Raporu sorunu daha da ağırlaştırmıştır. Üstelik ortada, bu konuda verilen yargı kararları varken, konu hukuka aykırı bir şekilde iş ve işlemlerle devam ettirilmektedir” dedi.
“EFEMÇUKURU İZMİR’İMİZ İÇİN YAŞAMSAL ÖNEMDE!”
Efemçukuru'nun bulunduğu alan ve barındırdığı su kaynakları ile İzmir için yaşamsal öneme sahip olduğunu belirten Sındır; “Efemçukuru İzmir’in içme suyunun yaklaşık %40’ını karşılayan Tahtalı Barajı koruma alanı sınırında, yaklaşık 200 bin kişinin içme suyunu karşılamak için planlanan Çamlı Barajı’na su sağlayacak derelerin de mutlak koruma alanı içinde yer almaktadır. Efemçukuru İzmir’imiz için yaşamsal önemde” dedi.
“YARGI KARARI VE HEMŞERİLERİMİZİN İTİRAZLARI GÖRMEZDEN GELİNMİŞTİR!”
Konunun İzmirli hemşerilerinin ve tüm çevrecilerin itirazları ile yargıya taşındığını dile getiren CHP’li Sındır şöyle dedi: “TÜPRAG Metal ve Madencilik şirketi tarafından işletilen altın madeni kapasite artırımı için yaptığı girişimler yargıdan geri dönmüştür. Mahkeme 2015 Nisan ayında verdiği karar ile 2012 yılında alınan “ÇED Olumlu Raporunu iptal etmiştir. Mahkeme kararı ortadayken, İzmir'in yaşamı için büyük tehdit oluşturduğu mahkeme kararı ile kanıtlanan maden işletmesinin kapatılması beklenirken yeni ÇED Raporu verilmiştir. Üstelik bu yeni ÇED Raporu ‘yargı kararı’ ve hemşerilerimizin itirazlarına rağmen verilmiştir.”
“HUKUK VE MEVZUAT İHLALİ YAPILMIŞTIR”
"Konu, ilgili taraflarının görüşleri alınmadan, ilgili kurumların temsilcileri olmadan yapılan İzleme Değerlendirme Kurulu(İDK) Toplantısı ile oldu bittiye getirilmiştir" diyen Sındır sözlerini şu ifadelerle tamamladı: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda 20 Ağustos 2015 tarihinde İDK Toplantısı yapılmıştır. Bu toplantıda konunun ilgili kurumları bulunmuş mudur? İlgili kurumların görüşleri alınmış mıdır? Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Yönetmeliği uygulanmış mıdır? Mevzuatın gerektirdiği tüm konular maalesef uygulanmamıştır. Sonuçta Çevre Bakanının yayınladığı bir genelgeye (2009/7 sayılı) dayanılarak, mahkeme kararı yok sayılarak, 17 Kasım 2015 tarihinde, kapasite artırımı projesi için yeniden ÇED izni verilmiştir. Konu, sağlık ve çevre yanında, hukuk ve mevzuat ihlalleri açısından da büyük bir sorundur.”