CHP'li Sındır: Doğal afetlerin zararı çiftçiye yüklenemez
CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinde düzenlenen ‘Tarımda Risk Yönetimi ve Tarım Sigortaları Paneli’nde konuştu. Sındır; “Tarım üstü açık bir fabrika gibidir. Risk ve belirsizlik çok…
Konuşmasına tarımın üstü açık bir fabrika olduğunu söyleyerek başlayan Sındır, “Tarım, bütün doğa ve çevre koşullarına, ekonomik, sosyal ve hatta siyasal faktörler dahil olmak üzere birçok risk ve belirsizlik koşulları altındadır. Bugün tohumunu ektiğiniz ürünün hasat ettiğinizde ne olacağını size ne getireceğini peşinen ve net olarak bilmeniz kesinlikle olanak dışı. Bütün bir yıl boyunca ürünü elde etmek için ilacını, suyunu veriyorsunuz, çapasını yapıyorsunuz sonuçta bir dolu ya da bir sel felaketi ile karşılaşıyorsunuz ve bütün mahsulünüz yok olup gidiyor. Ya da yetkililer bir karar alıyor destekleme primi beklediğinizin altında oluyor, veya piyasa koşulları nedeniyle ürün fiyatları çok düşük kalıyor dolasıyla hasat maliyetleri zarar etmenize neden olabiliyor ve mahsulünüzü dalında bırakmak zorunda kalabiliyorsunuz” dedi.
“DOĞAL AFETE KARŞI ÖNLEM ALMAMA GİBİ BİR SUÇ OLAMAZ”
Çiftçiliğin zor bir zanaat olduğunu, yoğun emek isteyen, çaba isteyen zor bir meslek olduğunu belirten Sındır, devletin TARSİM kapsamında olmayan üreticinin mağduriyetini görmezden gelemeyeceğini söyledi. Sındır, “İzmir’de ve çevresinde yakın zamanlarda dolu ve don afetleri yaşadık. Örneğin bu yıl içinde Kınık’ta bir dolu oldu, yüzlerce üreticimizin tarlada hasadı bekleyen mahsulleri yok oldu. Görüldü ki TARSİM kapsamındaki üreticilerin oranı yaklaşık yüzde 5. Kapsam dışındaki tüm üreticiler ise ne yazık ki kısmi bazı afet yardımları dışında devlet sigorta desteğinden yararlanamadı. Devlet o üreticilerimizi kendi haline mi bırakacak? ‘Sen TARSİM’e girmedin beni ilgilendirmiyorsun' mu diyecek? Doğal afetten kaynaklanan zararı karşılamayacak mı? Unutulmamalıdır ki, sel, dolu, don vb doğal afetler çiftçimizin, üreticimizin önleyebileceği şeyler değildir. Tabii ki eğer bu afetleri önleyebilmenin bilimsel ve teknolojik yöntemleri varsa, bu yöntem uygulamalarına destek verirsiniz, önlemleri aldırırsınız. Ama yoksa ve çiftçimiz böyle bir felakete maruz kaldıysa o zaman üreticimizin zararını sadece kendisi değil fakat bu ülkede yaşayan bütün yurttaşlarımızın üstlenmesi gerekir. Çiftçimizin doğal afete karşı önlem almama gibi bir suçu olmadığını unutmamalıyız” dedi.
“DESTEK KANUNDA BELİRTİLİNDEN AZ”
Tarım Kanunun 21. maddesin açık olduğunu, çiftçimize verilecek destek oranlarının net olduğunu belirten Sındır, "Kanun 'çiftçiye verilecek destek gayrisafi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz' der. 2007 yılından günümüze kadar bu kaynaklardan tarımsal desteklemeye aktarılan miktarlara bakacak olursak tahminen bu destek 0.7 civarında gerçekleşmiş. Bu kanunu bizzat çıkaran ve bugün de iktidarda olan hükümet kanunda belirtilen desteğin ancak yarısını çiftçimize vermektedir. Hükümetin yayınladığı Orta Vadeli Program kapsamında 2016 yılı gayrisafi milli hasılanın 2 Trilyon 141 Milyar TL olduğunu biliyoruz. 2 Trilyon 141 Milyar TL’nin yüzde 1’i 21 Milyar 410 milyon TL yapar. Oysa ki aynı Orta Vadeli Programı içerisinde 2016 yılında tarıma 14.4 Milyar TL destekleme yapılacağı bildiriliyor. Bu rakam, kanunun emrettiğinin yaklaşık 7 Milyar TL altında olacağını gösterir” dedi.
“DOĞAL AFET ZARARLARI KARŞILANMALI”
Sözlerini üreticilere devlet desteğinin artması gerektiğinin altını çizerek sonlandıran Sındır konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Tarıma aktarılacak destekleme miktarı kanunen belirtilen düzeye, en az %1'e getirilmeli hatta bu rakamın üzerine çıkılmalı. Tarıma aktarılacak destekleme miktarı artırılarak bütün üreticilerimizin doğal afetlerden kaynaklı zararı karşılanmalı. Üreticilerimizin ödemelerin bir yıl ötelenmesi, ona da faiz uygulanarak ötelenmesi uygulamasını destekleme olarak kabul etmiyorum. Bizim derdimiz üreticimiz, çiftçimiz ve insanımız. Bizim derdimiz bu durumlardan etkilenen tüketicimizin yaşadığı fiyat – kalite, pazarda ürünleri bulabilme sorunudur”