CHP'li Beko: Dertleri İzmir'i de İstanbul gibi betona gömmek
Dar gelirliyi ev sahibi yapmak için yola çıkan TOKİ’nin, yeşil ve yaşam alanlarının yanı sıra deniz alanını da sattığını vurgulayan CHP’li Beko, TOKİ’nin İzmir’de yaptığı haksız ve hukuksuzluklara dikkat çekti.
İzmir Karşıyaka’da bir bölümü denizin içinde kalan rekreasyon ve açık spor alanlarının satılmasına tepki gösteren CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “İmar planına göre yeşil alan ve halkın olan yerler birilerine peşkeş çekilmek üzere satışa ve kiraya çıkarılıyor. Üstelik bu yerlerin bir bölümü, denizin içinde kalıyor. Oy için duvar açılışı yapan AKP iktidarı döneminde denizin de satıldığını gördük” dedi.
Konuyu değerlendiren Beko, imar planına göre yeşil alan olan yerlerin, bir bölümünün de denizin içinde kaldığına dikkat çekti. Denizin hiç kimsenin mülkiyetinde olmadığını satış kararının iptalini ve TOKİ’nin bundan sonra ranta bulaşmaması uyarısında bulunan Beko, nüfusu İzmir’den daha az olan Konya’da 102, Trabzon’da 78 toplu konut projesinin yapıldığı örneğini vererek, bu oranlar karşısında İzmir’e yapılan haksızlığın ortada olduğunu söyledi.
Anayasaya göre herkesin sağlıklı bir çevrede konut edinme hakkı olduğunu kaydeden ve bu iş için görevlendiren devlet kurumunun TOKİ olduğunu hatırlatan Beko, TOKİ’nin garibanın değil iktidar yandaşlarına çalıştığını ve İzmir’e karşı ayrımcılık yaptığını ileri sürerek, “Yani dar ve orta gelirlilere, garibanlara başlarını sokacak ev yapacak kurum olan TOKİ’nin, hangi kentte kaç projeyi hayata geçirdiğine bakıldığında, hiç de dar gelirliye destek verecek projelere imza atmadığını görüyoruz. Ankara’da 268, İstanbul’da 229 toplu konut projesi tamamlanmış. Oysa Ankara ile aşağı yukarı aynı nüfusa sahip İzmir’de yapılan proje sayısı sadece 56. İzmir’e yapılan haksızlık ortadadır. İzmir’de toplu konut yapma konusunda partizanca davranan TOKİ; arsa satma konusunda ise daha farklı bir yol izliyor” sözleriyle tepki gösterdi.
TOKİ’nin İzmir’e karşı tutumunu Bornova Hacılarkırı örneği üzerinden de eleştiren Beko, TOKİ’nin arsa satma konusuna dikkat çekerek, yaşamsal alanların iş merkezlerine dönüştürüldüğünü belirterek, “Hacılarkırı’nda 136 bin metrekarelik alan Askeri Bölge’den çıkarılarak Maliye Bakanlığı’na devredildi. Maliye Bakanlığı da bu alanı TOKİ’ye devretti. TOKİ’de yine kendi yetkisini kullanarak yeşil alan olan ve içinde ağaçların bulunduğu bu arazinin imar planını değiştirdi. Yeni planlarda söz konusu arazi, konut dışı kentsel çalışma alanı olarak ilan edildi. 5 kata kadar imar hakkı verildi. Arazi içindeki yeşil alanlar, bisiklet yolları iptal edildi. Onların yerine akaryakıt istasyonu izni verildi ve Hacılarkırı’ndaki arazi bu yeni planla ne yazık ki satıldı” bilgisini paylaştı.
Aliağa ve Narlıdere ilçelerinden de örnekler veren Beko, yasada, ‘Kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca değişik ihtiyaçlarla talep edilen taşınmazların bedelsiz olarak Hazineye iade edilir.’ şerhi bulunduğunu hatırlatarak, “Yani, TOKİ diyor ki, kamu tarafından kullanılması ve bedelsiz olarak hazineye terk edilmesi zorunlu olan bir alanı, satışa çıkarıyorum’ demek istiyor ve satıyor. Bu kabul edilemez. İktidarın ayak oyuncusu olan TOKİ’yi yakından takip etmeye ve haksız, hukuksuz satışlarını deşifre etmeye devam edeceğiz. Bunların hesabını CHP iktidarında ve hukuk önünde bir bir soracağız.”
İmar planına göre yeşil alan ve yurttaşın yaşam alanı olan yerlerin TOKİ aracılığıyla birilerine peşkeş çekilmesini İstanbul’dan da çok iyi bildiklerini belirten Beko, “Karşıyaka’da da aynı durumun benzerini görüyoruz. Yurttaşın yaşam alanı yandaşa peşkeş çekiliyor. İstanbul’u uzun yıllardır yöneten siyasi iktidarın artık peşkeş çekecek yer bulamadığı için gözünü İzmir’e diktiğinin de farkındayız. Ancak buna izin vermeyeceğiz. Salgın döneminde yurttaşa hizmet odaklı çalışmalarıyla toplumun güvenini kazanan belediyelerimize yönelik iktidar ve ortağı tarafından üretilen algı çalışmasını da görüyoruz. İktidarın İstanbul’da kentsel dönüşüm adı altında bina dönüşümü yaptığını ve deprem toplanma alanlarına yapılan AVM’lerin etkisini yağan yağmurda çok iyi görüyoruz. Bu konuda konuşamayanların her fırsatta İzmir’i ve başkanımız Tunç Soyer’i hedef alması en basit ifadeyle ikiyüzlülüktür. Her alanı para olarak gören ve betona gömen iktidar yağmur yağdığında oluşan manzarayı doğal felaket olarak açıklarken İzmir’de yaşanan sel felaketini dahi siyasi malzeme olarak kullanmaya çalışıyor. Ancak yurttaşımız artık her şeyin farkında! İlk seçimde gideceğini gören iktidar; ülkenin havasını, suyunu, toprağını, doğasına olan saldırısını daha da arttırıyor. Ancak ne kadar çabalarsa çabalasın artık yolun sonu göründü. Tüm gücümüzle yaşam alanlarımıza olan saldırılara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.