Başkan Kocaoğlu, terkettiği törenin perde arkasını anlattı
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Selçuk'taki İZBAN töreninde yaşanan olayın perde arkasını anlattı.
İZBAN'da yüzde 50 ortak olmalarına rağmen Selçuk'taki programı basından öğrendiklerini söyleyen Başkan Kocaoğlu, "Program bize bugün, yani törenin yapıldığı 8 Eylül tarihinde ulaştı. Yani ortada bir gariplik olduğu belliydi. Ama biz bunu gündem yapıp ortamı germek istemedik" diye konuştu.
Kürsüye çıktığında bazı gruplar tarafından yuhalandığını, 'in aşağı' ve 'konuşma' gibi seslerin yükseldiğini hatırlatan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, "Diğer taraftan da Sayın Cumhurbaşkanı'na tezahürat yapıldı. Ben bu tezahürata tepki göstermedim, göstermem de.. Bu, benim kişiliğimle bağdaşmaz. Ama Sayın Başbakan, sanki orada yokmuş ve bana yapılan o sataşmaları duymamış gibi, benim tepkimi Sayın Cumhurbaşkanı'na yapılan tezahürata bağladı ki, bunu şiddetle reddediyorum. Sayın Başbakan'a yakıştıramadım" dedi.
Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti: Bu nasıl ortaklık?
"2004 yılında göreve geldikten sonra önümüzdeki en büyük proje, Aliağa-Menderes Raylı Sistem projesiydi. Daha önce girişimlerde bulunulmuş ama kadük kalkmıştı. Biz projeyi hayata geçirmek için TCDD, Ulaştırma Bakanlığı ve Başbakanlıkla görüşmeler sürdürdük ve sonunda yüzde 50 ortaklıkla İZBAN kuruldu. Türkiye'de ilk defa bir kamu iktisadi devlet teşekkülü ile bir yerel yönetimin ortak projesi olarak her zaman da gururla bahsettik.
Ama ortada bir türlü anlamlandıramadığımız garip şeyler olmaya başladı. İZBAN'ın Alsancak Garı'ndaki açılış törenine davetliler dışında taraftarlar alınarak o devlet töreni siyasi bir platforma çevrilmiş ve ortam gerilmişti. Yine İZBAN'ın Torbalı'daki temel atma ve açılış törenlerinde de benzeri tacizlere muhatap oldum. Bunu gelenek haline getirdiler. Biz Sayın Başbakan'ın 8 Eylül'de İzmir'e geleceğini ve İZBAN'da Selçuk'tan trene binip hattı açacağını basından öğrendik.Bu projenin yüzde 50 pay ortağı olmamıza rağmen.. Bugüne kadar birlikte çalışmamıza, birlikte planlamamıza rağmen, bu programda bize ortak çalışma zemini yaratılmadı.
Daha sonra TCDD Genel Müdürü beni arayarak programın henüz belli olmadığını söyledi. 8 Eylül'de, yani bugün, tören günü İzmir Valiliği'nden program elimize ulaştı. Bu çerçevede Sayın Başbakan'ı havaalanında karşılayıp Selçuk'taki programa geçtik. Uzun süredir İzmir'le bir siyasi gerginlik yaşanmasına rağmen ben Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ya da bakanları karşılıyorum. Kenti ilgilendiren törenlere de katılıyorum.
Buradaki amaçlarının ne olduğunu bilmiyorum. Ama seçilmiş bir belediye başkanı, bir siyasetçi olarak duruşumla, davranışımla böyle bir tavrı hak etmediğime inanıyorum. Orada her seferinde taraftarlarını getirenlerin, bir belediye başkanının yuhalanmayacağını kalkıp söylemeleri gerekirdi. Bunu hiç bir AKP'li siyasetçiden görmedim. Tören sırasında bağırıp çağıranları kimse susturmaya çalışmadı bile.. Bunu da çok yadırgadım.
Herkes geçtiğimiz yıllarda İzmir Enternasyonal Fuarı açılışında, Açıkhava Tiyatrosu'nda yaşananları hatırlayacaktır. O zamanın Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'e protesto olunca, ben kürsüye fırlayıp herkesi susturmuş ve Sayın Bakan'dan özür dilemiştim. Ondan sonra bir daha böyle bir olay yaşanmaması için elimden gelen azami gayreti gösterdim ve böyle bir olayı bir daha yaşatmadım. Devlet adamlığı, siyasetçilik budur; konuğuna, ortağına, devlet büyüğüne nasıl davranılacağını göstermektir."