Akciğer kanserine Bor içerikli tedavi
Ege Üniversitesi Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğretim üyesi Doç. Dr. Erkan Kahraman’ın yürütücüsü olduğu “Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tümör Hücre Sferoidlerinde Brik Asidin Antikanser Etkisinin Araştırılması” başlıklı proje,…
Proje ekibini tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Sağlık alanında referans merkezi konumunda olan üniversitemiz, literatüre de önemli katkılar sağlamayı sürdürüyor. Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğretim üyesi Doç. Dr. Erkan Kahraman’ın ve ekibinin geliştirdiği, TÜBİTAK’tan kabul gören proje, akciğer kanserinde bor içerikli bir tedavi yöntemi geliştirmeyi amaçlıyor. Ülkemizin bor madeni açısından zenginliği göz önüne alındığında projenin ekonomik olarak da önemli katkılar sunacağını düşünüyorum. Hocamızı ve ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.
“En fazla görülen ikinci kanser türü” Akciğer kanserinin dünyada en çok görülen ikinci kanser türü olduğunu söyleyen proje yürütücüsü Doç. Dr. Erkan Kahraman, “Akciğer kanseri dünya üzerinde en çok görülen ikinci kanser türü olup, kansere bağlı ölümler içerisinde ise ilk sırada yer almaktadır. Bu nedenle, akciğer kanseri, insidansı, neden olduğu komplikasyonlar ve mortalite oranları nedeniyle dünya genelinde üzerinde yoğun çalışılan, güncel, en önemli sağlık problemlerinin başında gelmektedir. Tedavisinde ise akciğer kanserinin tipine, genetik karakterizasyonuna ve evresine göre cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve sistematik tedaviler gibi çeşitli tedavi rejimleri uygulanmaktadır. Özellikle son yıllarda akciğer kanseri tedavisinde yeni ilaç molekülü adayı olabilecek birçok bileşik ve terapötik ajanlar üzerine yapılan çalışmalar son derece hız kazanmıştır. Elde edilen verilerde birçok aday molekülün kanser tedavisinde umut verici sonuçlar ortaya koyduğu ileri sürülmüştür. Bu aday moleküllerden biri de bir bor bileşiği olan borik asittir” dedi.
“Borun iyileştirici özelliği bulunuyor” Araştırmaların, borik asidin iyileştirici etkisi olduğunu gösterdiğini belirten Doç. Dr. Kahraman, “Deneysel çalışmalarda, hayvanlarda ve insanlarda borik asit uygulamasının immünite, antioksidan etkiler, büyüme ve embriyonik gelişim üzerine kayda değer bir şekilde iyileştirici etkileri olduğu gösterilmiştir. Ayrıca beyin fonksiyonu, karaciğer gelişimi, yara iyileşmesi, osteoporozis ve kanserde iyileşmeyi kolaylaştırıcı etkisi bulunmaktadır. Epidemiyolojik ve deneysel çalışmalar, borun çeşitli kanser türleri üzerinde pozitif etkileri olduğunu göstermektedir. Bor bakımından zengin diyetlerle beslenen, toprak ve suyun bor bakımından zengin olduğu bölgelerde yaşayan kişiler çeşitli kanser türlerine karşı düşük risk ile ilişkilendirilmektedir. Farklı teoriler ileri sürülse de borik asidin anti kanser etkileri altında yatan mekanizma tam olarak aydınlatılabilmiş değildir” dedi.
“Bor madeninin stratejik önemi artacak” Doç. Dr. Kahraman, “TÜBİTAK tarafından destelenen projemiz ile akciğer kanseri tipleri içerisinde en fazla görülen tür olan küçük hücreli dışı akciğer kanseri hücrelerinde borik asidin antikanser etkilerini araştırmayı amaçladık. Bu amaçla akciğer kanseri hücrelerinde borik asidin kanser hücre canlılığını azaltma ve apoptotik hücre ölümünü indükleme yetenekleri üzerine olan etkileri incelenecek, ayrıca borik asidin kanser hücrelerinin koloni oluşturarak tümör formasyonu kapasitesi oluşturmasını önleyip önlemediği araştırılacaktır. Bununla birlikte kanser hücre morfolojisi, kanser hücre göçü ve metastazını üzerine etkileri de ortaya konacaktır. Bu analizlerin yanında in vitroda 3 boyutlu kültür ortamında akciğer kanseri tümör sferoidleri üretilecek ve borik asidin akciğer kanseri tümörünün büyümesine, yapısına, morfolojisine ve bütünlüğüne olan etkileri de gösterilecektir. Projemiz ile elde edecek olduğumuz bilgiler, borik asidin akciğer kanserinde temel hücresel antikanser mekanizmalar üzerine olan etkilerini ortaya koyacak ve bor içeren hedefli yeni tedavi modellerinin oluşturulması için kaynak veriler sağlayacaktır. Ayrıca verilerimiz, Türkiye için stratejik bir öneme sahip olan bor madenlerinin kanser tedavisinde umut vadeden bir molekül olup olmadığını ortaya koyacak ve bu stratejik madenlerin daha da önem kazanmasına katkı sağlayacaktır” diye konuştu.