510 Gramlık mucize
Hamileliğinin 24. haftasında “gebelik zehirlenmesi” geçirip komaya giren Gözde Çakır da (28) sezaryenle dünyaya getirdiği 510 gramlık bebeği Elif Öykü de “mucize yazdı.
Anne Çakır, yaşam mücadelesini kazanıp 2 hafta sonunda hastaneden taburcu edilirken, 13 günlükken 470 grama düşen, 28 santimetre boyundaki “parmak bebek” Elif Öykü ise tam 165 gün kuvözde kaldı, hayata tutundu, büyütüldü ve dış dünyayla buluştu. 5.5 ay sonra bebeğine kavuşan anne Çakır, “Bu bir mucize, rabbimin bir armağanı. Bebeğimi sağlığına kavuşturan, büyüten doktor ve hemşirelerine minnet borçluyum, çok teşekkür ediyorum” dedi.
Balıkesir’in Edremit İlçesi’ne bağlı Akçay’da oturan, ikisi de asgari ücretle özel sektörde çalışan Gözde Çakır (28) ile Mehmet Can Çakır (29) mutluluklarını artıracak bebeklerini kucaklayacakları günün heyecanı içindeydiler. Anne adayı Çakır, rutin kontrollerini Edremit’te yaptırıp, doktorunun önerilerini harfiyen uyguluyordu. Ancak gebeliğin 22. haftasında doktoru suyunda azalma, bebekte gelişim geriliği belirleyerek bir üniversite hastanesine başvurmasını istedi. Önce Çanakkale, ardından İzmir’e gelip üniversite hastanelerine başvuran çift, tahlil sonuçları için 15 gün beklemeleri gerektiği söylenince soluğu bir vakıf üniversitesinde aldı. MR dahil pek çok tetkik sonucunda “sıkıntı yok” yanıtı alan Çakır çifti içleri rahatlayıp Akçay’a döndü. Ama iki hafta sonra anne adayı Çakır şiddetli karın ağrısıyla Edremit’te hastaneye başvurdu. İki hafta önce doktorunun “Suyun azalmaya başlamış, bebeğin 400 gram. Bebeğin seni zehirleyebilir” uyarısı yaptığı genç kadın 25 Aralık 2013’te gebelik zehirlenmesine girdi. Tansiyonu 22’e çıkan Gözde Çakır ambulansla sevk edildiği Ege Üniversitesi Hastanesi’nde acil sezaryene alındı. Koma halinde geldiği hastanede hem kendi hem bebeği hayati tehlike içinde olan Gözde Çakır, 510 gram ağırlığında, 28 santimetre boyunda Elif Öykü’yü dünyaya getirirken, Yeniden Doğuş Servisi denilen Anestezi ve Reanimasyon Servisi’ne kaldırıldı. 24 haftalıkken dünyaya gelen “parmak bebek” Elif Öykü ise boş kuvöz bulunamadığı için İzmir Kent Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’ne sevk edildi. Doğduğu gün annesinden ayrılmak zorunda kalan minik Elif Öykü için yaşam mücadelesi başladı. İzmir Kent Hastanesi Yenidoğan Servisi sorumlusu Uzm. Dr. Cengiz Öztürk ve ekibi, Elif öykü’nün hayata tutunması için yoğun çaba sarf etti. Elif Öykü’nün boyundan büyük bir mücadeleden zaferle çıktığını belirten Uzm. Dr. Öztürk, şöyle konuştu:
“Elif Öykü bize ambulasla sevk edilip geldiğinde avucumuzun içine sığacak kadar minikti. Doğum kilosu 510 gram olmasına karşın her bebekte olduğu gibi doğumdan sonra kilo kaybetti. 13. Günde 470 gramdı. Minicikti. Her türlü tıbbı tedavi, destek ve özenli bakımla bebeğimizi büyüttük. Bir aylık olduğunda 510 grama ulaştı, boyu da bir santim uzadı. Bebeğimize tam 165 gün anne rahmini aratmayan kuvözde bakıp büyüttük. 7 Haziran 2014’te 5.5 ay sonra Elif Öykü’yü sağlıkla taburcu ederken ağırlığı 3 kilo 410 grama, boyu 49 santime ulaşmıştı. Elbette prematüre doğduğu için gelişimi yaşıtlarına göre geriden gelecek. Ancak yaşam mücadelesini kazandı ve sağlıkla büyüyor. Daha önce de böyle küçük bebeklerimiz olmuştu, onların sağlıkla büyüdüklerini görmek bizi mutlu ediyor.”
Akçay’da bir firmada satış elemanı olarak çalışan Mehmet Can Çakır, baba olma heyecanı yaşarken eşini ve bebeğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını, korku dolu günler geçirdiklerini söyledi. İzmir’e sevk edildikten sonra içleri rahat şekilde Akçay’ döndüklerini ancak 2 hafta sonra eşinin şiddetli karın ağrısının ardından komaya girdiğini belirten baba Çakır, “Eşimi İzmir’e Ege Üniversitesi Hastanesi’ne götürmem gerekiyordu. Ambulans gerekliydi. Ancak doktorla irtibata geçmeden ambulans verilemeyeceği söylendi. Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde son gittiğimiz doktorun adını biliyorduk. Onun adını verdik, ambulans bizi önce Başkent Üniversitesi Hastanesi’ne götürdü. Eşimin 22 olan tansiyonu burada 15’e düşürüldü. Eşim gebelik zehirlenmesine girmiş, bilinci kapalıydı. Bebek riskli, eşinizi de kaybedebilirsiniz, dendi, Ege Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildik. Ege’de bebeği acil alacağız, dediler. Saat 2.50 idi, doğum gerçekleşmişti. Eşimi anestezi servisine yatırırlarken ben gece yarısı kızımı İzmir kent hastanesi’ne getirdim. Eşim 5 gün anestezi yoğun bakımda yattı, oradan da karaciğeri bitme noktasına geldiği için Gastroenteroloji Kliniği’ne yatırdılar. Eşim doğumdan iki hafta sonra taburcu oldu. Ben bu süreçte her gün iki hastane arasında mekik dokuyup kızımın ve eşimin yanında olmaya çalıştım. Çok kötü günlerdi. Eşimi de bebeğimi de kaybetme korkusu yaşarken şimdi ikisine de kavuşmanın sevincini, mutluluğunu yaşıyorum. Bize bu mutluluğu yaşatan doktor ve hemşirelerimize çok teşekkürler” diye konuştu.
5.5 ay kuvözde kalan minik kızını artık öpe koklaya büyütürken o süreçte pek çok şeyi hatırlamadığını belirten anne Gözde Çakır, “Hastaneye getirilirken ambulansta iki kez nöbet geçirmişim. Anestezi Kliniği’nde başıma gelen annemi tanımamışım. 5 gün komada kalmışım. Benim hayat mücadelem 2 hafta sürdü, kızım 5.5 ay kuvözde kaldı. Yılbaşı günü İzmir Kent Hastanesi’nde tekerlekli sandalye ile yeni doğan yoğun bakımda ilk kez kızımı gördüm. Kızım bebek değil, cenindi. Kalp atışlarını görüyordum. Eşime bu yaşayacak mı diye sordum. İnanılmaz küçüktü. 22 Temmuz Salı günü doktor kontrolüne götürdüm, 4 kilo olmuş. Boyu da 53 santimetre. Kızım sağlıkla büyüyor ve bizi çok mutlu ediyor. Ben de ölümden döndüm, çok zor, kötü günler geçirdim ama hepsi geride kaldı.Artık kızım kucağımda. Bu Allahın bir lütfu, rabbimin bir armağanı. Doktorumuz ve hemşeriler kızımı yaşatmak için çok çabaladı, onlara minnet borçluyum. Hepsine çok teşekkür ediyorum” dedi.