Karşıyaka frenleri boşalmış bir arabanın yokuş aşağı gidişi gibi tehlikeli bir yolculuk yaşıyor. Bu yolculukta direksiyondaki sürücüyü değiştirmek de hiçbir şekilde fayda etmiyor. Arabanın parçalarına müdahale şart, ama giden arabaya müdahale edilemiyor. Üstelik sezon öncesinde o arabaya o kadar çok gaz verildi ki, yaşanabilecek facia herkesi korkutuyor.
Hüseyin Hamamcı camiayı çok yakından tanıyan, hatta amiyane tabirle “Camianın çocuğu” olan bir insan. Bu zor günlerde birçok teknik direktörün yapmaktan imtina edeceği bir şeyi yapıp takımın başına geçti. Gelir gelmez de takımda çok ciddi değişiklikler yaptı. Ne yazık ki son gaz faciaya giden hareket halindeki bir arabaya yapılacak müdahaleler kısıtlı. Ya bir mucize olup bozulan frenler tutmaya başlayacak, ya da arabanın pek çok parçası değişecek.
Karşıyaka bugün mağlubiyeti hak etti. Çünkü Karşıyaka rakibi kadar istemedi. Bir takım kötü gününde olabilir. Yeri geldiğinde dünya standartlarının çok üzerindeki takımlar kendilerinden alt liglerde oynayan takımlara bile kaybedebilir. Ama sahadaki futbolcular yeterince istemiyorsa, o takım herkesin korktuğu kabusları yaşar. İşte Karşıyaka bu kabusu yaşıyor. Sezon başında güneşli günlerden, herkesin imreneceği bir tabloyu andıran Karşıyaka’da o tablo gün geçtikçe kararıyor. Karşıyaka güneşe hasret kaldı. Takımdaki “yıldız”lar, gerekli ışığı sağlayamıyor.
Karşıyaka’nın bir duvara çarpması şart. O duvara çarpıp durması, ve yaşadığı büyük şokla silkelenip kendine gelmesi gerekiyor. Bu duvar ay sonunda gerçekleşecek kongre mi olur, yoksa devre arasında yapılacak takviyeler mi bu şok etkisini yaratır bilinmez. Ama her ne olursa olsun bu şokun bir an önce yaşanması da şart.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!