Yardım – Hayır - Sevgi ve Hoşgörü duygularımızın gönüllerde de bayramlaşması dileklerimle siz Sevgili Okuyucularımın 2 gün sonra kutlanacak olan Kurban Bayramlarını kutluyorum.
Başkanı olduğum 68 yıllık ecdad yadigarı İZFAK kısa adıyla anılan <İzmir İl Fakirlerine Yardım Derneği>’nden destek alan İzmir’li fakirlerimize bu Kurban Bayramı’nda da destek olmaya çağırıyorum...
Derneğimiz bu yılki vekaletle kurban kestirme bağış bedeli; 600 milyon TL. olarak belirlemiştir. 2 gün sonra 23 Eylül Çarşamba sabahından itibaren 26 Eylül Cumartesi akşamına kadar Kurban Bayramını idrak edeceğiz. Yarın ve Salı akşamına kadar Derneğimiz İZFAK’ı arayıp vekaletle Kurban Bayramı bağışınızı yaparak, bu yılın kurban vecibesini, dini usüllere uygun olarak yerine getirebilirsiniz. İZFAK’a ulaşmak ve iletişim kurmak için; 02323 464 35 75 -Gsm:0-530-513 42 64 no’lu telefonlarımızı arayabilirsiniz. Derneğimizin merkezi; Alsancak 1479 Sokak’da No:8 TEV İşhanı’ndadır.
Banka Hesap Numaralarımız:
“Ziraat Bankası İzmir Şubesi 38158021-5001” TR630001000137381580215001 ve “Kıbrıs Şehitleri Şubesi 381580215003 “TR390001001523381580215003
Ben de orada olacağım. Bayramın 3’ncü günü yapılacak kurban eti dağıtımı sonucunda, yaptığınız vekaletle kurban bağışı yardımlarınızla en az 2000 ailenin et ihtiyaçlarını karşılayabileceğimizi sanıyoruz. Dini usullerle modern kesimhanelerde kesilen kurbanlıkların et’leri bayramın 3’ncü gününden itibaren gerçek ihtiyaç sahiplerine hijyenik yöntemlerle paketlenmiş olarak adil şekilde dağıtılacaktır. Bağışladığınız kurbanların etlerinin dağıtımını bizzat gelip Bizlerle birlikte gözlemleyebilirsiniz...
Banka Hesap Numaramız: Ziraat Bankası İzmir Şubesi 368 532 nolu hesap’dır. 68 yıllık Derneğimiz 67 yıldan beri kamu yararına derneklerdendir...
İZFAK olarak; Vatandaşlarımızın Kurban Kesmek gibi dini vecibelerini, yerine getirirken; Valiliklerin ve Belediyelerin aldığı tedbirlere uygun davranmalarını ve yasalara uymalarını arzu ediyoruz. Kurbanlık hayvanlar, mutlaka mesleği kasap olanlara kestirilmelidir. Derilerin yüzülmesi ve etlerin parçalanması ve ambalajlanması işlemleri hijyen alanlarda ve hijyen koşullarda dini usüllere uygun olarak yapılmalıdır. Yarından sonra 22 Eylül Salı günü Kurban Bayramı’nın Arife günüdür. Günümüzün insanları maalesef bugünlerin önemini pek bilmiyorlar... 45-50 yıl öncesine kadar özellikle Kurban Bayramlarından bir gün önce; yani arife günlerinde artık bayramın mübarek havasına girilmiştir. Evlerde tamamlanmış bayram temizliklerinden çok öncesinde; kurbanlık koçun ve kasabın parası ayrılmıştır. Evlere gelecek bayram ziyaretçilerine ikram edilecek; Baklavalar, Kalburabastılar yapılmıştır. Çarşı pazar alışverişi tamamlanmıştır. Kilerler-ambarlar doldurulmuştur. Kurban Kavurması’nın hazırlanacağı bakır tencereler kalaylanmış, Kavurma sonrası yenilecek bol malzemeli, çam fıstıklı ve kuş üzümlü iç pilavlar, zerde ya da aşureler yapılmış, bol fıstıklı irmik helvası karılmaya hazır hale getirilmiştir. Eski bayramlarda günler öncesinden evlerdeki perdeler, örtüler yıkanır, Tahta zeminler fırçalanır, halılar temizlenir, Boya ve badanalar yenilenirdi. Özellikle hali vakti yerinde aileler, bayramdan en az 10 gün öncesinden bir araya gelip çevrelerindeki fakir fukara aileleri tespit ederlerdi. Fakir fukara insanlara yapılacak destek bile çok önceden planlanırdı. Bayrama hiç kimsenin boynu bükük, sıkıntılı ve mağdur girmemesine itina gösterilirdi. Mahallenin ileri gelenleri mahallenin camisini, muhtarlık ya da köy-bucak odasını dahi onarırlardı. Genellikle kurbanlıklar bir gün öncesinden alınırdı. 40-50 yıl öncesine kadar “Apartuman Kültürü” henüz yoktu. Çoğu insanın evinde bahçesi mevcuttu. Ailenin çocukları, bayram sabahı kasabın bıçağına teslim edecekleri kurbanlık koyunları arife gününden sahiplenip beslerlerdi. Bayram sabahları ailelerin erkekleri önce günlük giysileriyle camiye giderler bayram namazlarını kılarlardı. Cami çıkışında fırınlardan taze, sıcak çıkmış simitler, çörekler, poğaçalar, alınır evlerde itina ile hazırlanmış bayram kahvaltısına ailece hep birlikte oturulurdu. Kahvaltı sonrası önceden programlandığı şekilde eve kasap gelir bahçede kurbanlık ya da kurbanlıklar kesilirdi. Bazen birkaç aile birleşir dana ya da boğa kurban ederlerdi. Dini vecibelere uygun olarak evin mutfağı için gerekli etler ayrılır geriye kalan etler fakire fukaraya, ihtiyaç sahiplerine, dullara, yetimlere dağıtılırdı. Hoşgörü dini olan müslümanlık kurallarına ters düşmediği için gayrimüslim komşular bile kurban etinden nasiplerini alırdı. Bayramlarda; kin, öfke, nefret, düşmanlık gibi unsurlar ortadan kalkar yerini sevgi, hoşgörü, birlik ve beraberlik alırdı. Küsler barışır veya barıştırılırdı. Kurban kesimi ve dağıtımı akidinin tamamlanmasından sonra, ailece temiz bayramlıklar giyilirdi. Artık bayramlaşma akidine sıra gelmiştir. Küçükler büyüklerin bayramlarını saygıyla kutlarlar, büyüklerde kendilerinden küçüklerin bayramlarını sevgiyle kutlarlardı. Onları hediye ve bahşişlerle sevindirirlerdi. Ailenin hanımları öğle yemeği hazırlıklarına çoktan başlamışlardır. Sabah erken kesilmiş ve dinlendirilmiş kurbanın etleri itinayla geleneksel kurban kavurması için hazırlanır ve yeni kalaylanmış bakır tencerelerde usulüne uygun olarak kavrulurdu. Sofrada kurban kavurmasına iç pilav eşlik eder, evde yapılmış turşu çeşitleri, mevsim salatası, yemeğin üzerine aşure ya da zerde yenilirdi. Baklava yada kalburabastı tatlısı ikindide yenilirdi. Üzerine dibekte dövülmüş bayram kahvesi içilirdi. Bir sonraki Bayram günü için, öğlen yemeğine; böbrek, ciğer, uykuluk gibi kurban sakatatları yetiştirilirdi. Bayram akşamları hafif olsun diye zeytinyağlı sebze türü ve kahvaltı gibi yemekler tercih edilirdi. Bazı aileler kurban bayramı’nın onuruna bol fıstıklı irmik helvası kararlar konu komşuya dağıtırlardı. Akşam yemeğinin üzerine yapılan irmik helvasından mutlaka tadılırdı. Yaz mevsimine rastlayan kurban bayramlarında ise mevsim meyvelerinden hoşaf yapmak adettendi. Bayramın birinci günü ailenin büyüklerine ve akrabalarına ziyaretler yapılırdı. İkinci ve üçüncü günlerde diğer ziyaretler, iadeyi ziyaret şeklinde akid edilirdi. Gelip gidenlere Kurban bayramlarında Cevizli baklavalar, cevizli Kalburabastılar, kabak-ayva tatlıları ya da ev yapımı vişne, kızılcık ve demirhindi gibi şerbetler ikram edilirdi. Yaz mevsimine rastlayan Kurban Bayramlarında ise ev yapımı kaymaklı dondurmalar ve limonata, şeftali, vişne gibi taze mevsim şerbetleri yapılıp sunulurdu. Fakir fukaranın sevindirildiği huzur ve sevgi içinde yaşanılan 45-50 yıl öncesinin problemsiz ve dertsiz bayramlarında insanlar arasında tam anlamıyla bir kaynaşma vardı. Çocukların mutlu olmaları için kurulan Bayram yerlerinin zevki bambaşkaydı. O iptidai Atlı karıncaların, tahtaravallilerin, salıncakların, “şans talih kader kısmet oyunlarının” zevki-tadı bambaşkaydı. Bayramlarda mutluluklar yakalanmaz yaşanırdı. Şimdilerde umut edemeyeceğimiz kadar güzel ve anlamlıydı o eski bayramlar. Herkesin geçimi, ekonomisi iyiydi. İnsanlar arasında menfaatsiz yardımlaşma, karşılıksız destek vardı. Ahilik kültürü yaşanır ve yaşatılırdı. Şimdi bayram denilince akla ilk olarak tatil geliyor. Nerelere gidilip eğlenileceğinin hesapları yapılıyor. Seyahat hazırlıkları yapılıyor. Her şeye rağmen sevgi ve hoşgörü tohumlarının gönüllerde yeşereceğine, hayır ve paylaşma sorumluluğunun gönüllerde yeniden canlanacağına inanıyorum. Deprem facialarının yaşanmadığı, savaşların olmadığı, barış ve mutluluğun egemen olduğu bir dünyada sevdiklerinizle nice güzel bayramlar yaşamınızı diliyorum. Bayramınız gerçek bayram olsun. Kutlu olsun. Şen ve esen kalınız.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!