"Eğitim..."
Hepimizin ulaşmak istediğimiz nokta...
Öğrenmek...Bilgi sahibi olmak...Tecrübe kazanmak...
Faydalı kişilik yapısına kavuşmak...İşe yaramak...
Psikolojik dengemizi güçlendirmek...
Kendimizi, iyi ve mutlu hissetmek...
Bütün bunlar, çok güzel beklentiler......
Gerçekleştiği zaman, kişinin ve dolaylı olarak,
toplumun da kalitesini arttırıyor...
Huzurun, keyifli yaşamın ve sevgi tohumlarının,
kaynağını oluşturuyor...
Titr sahibi olmamıza, seviye atlamamıza ve kariyerimizi
güçlendirmemize, zemin hazırlıyor...
Ayni anda, itibarımız da yükseliyor...
Seviliyoruz. Sayılıyoruz. Güvenilen kişi konumunda,
beşeri ilişkilerimiz, sağlıklı yapıya kavuşuyor ve devam ediyor...
İyi de;
Peki;
Bütün bunlar, eğitimin tarifi için, yeterli ifadeleri oluşturuyor mu?
Ya da, eğitimin, mutlak ve her türlü olumsuzluğun ilacı biçiminde,
değerlendirilmesini sağlayabiliyor mu?
Kişilerin, "SUÇ" işleme eğilimlerini, fonksiyonlarını, veya yetilerini,
yok edebiliyor mu? Diğer bir ifade ile, nötr hale getire biliyor mu?
İşte;
Bu noktada, oturup, biraz düşünmemiz ve yaşam içerisinde,
tanık olduğumuz olayları dikkate almamız ve irdelememiz gerekiyor.
Tarif ettiğimiz "eğitim" keyfiyeti, kişinin, bilgilenmesine,
mantık gelişimine, tecrübe kazanmasına, hal ve hareketlerinde,
ölçülü olmasına, kurallara uymasına, vesile oluyor.
Aslında, vurgulamaya çalıştığım hususlar,
hepimiz tarafından bilinen, genel kanaatleri belirliyor.
Oysa;
Eğitim, faydalı bir olgu biçiminde kabul edilse de,
tek başına, kişinin kendisine özel olumsuzlukları,
"SUÇ" işleme yapısını, değiştiremiyor...
Ruhsal bozukluk, patolojik eğilim ve psikopat kişilik yapısı,
sadece eğitimsel çabalarla, düzelmiyor ve değişmiyor.
Doğuştan oluşan genetik ya da, kalıtımsal faktörler ile birlikte,
zaman zaman, çevresel yapı, aile içerisindeki, kötü ortam,
sevgi, saygı ve güven duygularının yıpranması,
ya da gelişmemesi, "SUÇ" işleme olasılığını, arttırıyor...
Bir örnek vermek gerekirse, son dönem, medya haberlerinde,
manşetten deklare edilen, trajik, cinayet olayını, söyleyebiliriz.
Haberde, "Konya'da, Üniversitede öğretim görevlisi,
bir Prof. Doktorun, diğer bir öğretim görevlisi olan Doç. Doktoru,
bıçaklayarak ve boğazını keserek, işlediği cinayet" anlatılıyor...
Cinayet nedeni ise, tam anlamıyla, tepeden tırnağa,
suçlarla bezenmiş adeta...İnsanın, inanası gelmiyor.
Ama, bu olay bile, yazımda dile getirdiğim ifadelerimin,
görüşlerimin ve iddialarımın, ne kadar doğru bir tespit
olduğunun, kanıtı biçiminde, ortaya çıkıyor...
Sonuç olarak;
Demek ki, okul eğitimi, mesleki kariyer, ekonomik yapıdaki güç,
kişilerin, yaşam kalitesini, bilgi ve tecrübesini, söz sahibi olmasını,
itibar ve güven kazanmasını, olumlu yönde etkilemekle birlikte,
tek başına, kişiyi, "SUÇ" işlemekten, alı koyamıyor...
Bir başka ifade ile, suç işleme temayülü, alışkanlığı ve iç güdüsü,
kişinin ruhunda gelişiyor. Aile yapısının bozukluğuyla, destekleniyor.
Terbiye, anlayış ve değer yargıları da, zayıf ve bozuk ise,
zararlı eylemler içerisinde olması, yani, "SUÇ" işlemesi,
kaçınılmaz hale geliyor...
Bu vesile ile;
"Yüce Yaradan" ın, hepimizi, suç işlemekten, kötü düşünmekten,
kötülük yapmaktan, zarar vermekten ve görmekten,
koruyup, muhafaza etmesini, kalpten diliyorum...
Ömrümüz boyunca...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!