Dün, yani, 25.12.2014 tarihinde, saat 12.45'de,
Karşıyaka İskelesi, Anıt alanından,
spor yapmak amacıyla,
tempolu yürüyüşe başladım.
Hedefim, sahil hattından, bir bölümü yürüyüş parkuru,
bir bölümü de, bisikletlilerin parkurundan,
Çiğli, Sasalı istikametine doğru, 24 km.'lik mesafeyi,
(12 km gidiş, 12 km. dönüş olmak üzere), tamamlamak idi.
Ancak, gidiş hattındaki, 12 km.'lik mesafe levhasının,
hizasına geldiğimde, kendimi iyi hissettiğim için,
yürüyüşüme devam ettim. Saatteki tempolu yürüyüş hızım ise,
6 km. idi. Böylece, hedef mesafemi, 6 km. arttırmış oldum.
Çiğli Askeri Hava alanının önündeki, Sasalı'ya giden caddenin,
yaya yolu üzerindeki 11 km. levhasının önüne geldiğimde,
15 km.'lik mesafeyi tamamlamıştım.
Hiç durmadan, (sadece, 3 dakika kadar, fotoğraf çektirmek için,
durduğum süre hariç), dönüşe geçtim.
Dönüş yolumun bölgesindeki, büyük ve merkez arıtma tesislerinin,
önünden geçerek, yürüyüşüme devam ettim.
Arıtma tesislerini 800 metre kadar geçtiğimde,
yolun sağ tarafından (deniz tarafı ve flamingo, martı, kara batak, vs.
gibi kuşların, beslendiği ve sürü halinde yaşadıkları bölge),
bir avcı tüfek atışı sesiyle irkildim.
Silah (tüfek) sesinin geldiği yere baktığımda,
büyük bir kuş sürüsünün, sürü halinde korkarak, uçtuklarını gördüm.
Saat, 15.30 dolaylarında idi. O bölgede, avlanmanın,
yasak olduğunu düşündüm. Çünkü, 1'nci derece sit alanı ve korumalı,
bölgeydi. Bunun üzerine, yanımdaki cep telefonundan,
derhal 155 nolu "polis acil hizmet servisi"ni aradım.
Durumu, izah ettim. Bana, hemen ilgileneceklerini söylediler.
Telefon konuşmasından sonra, ben dönüş yürüyüşüme,
devam ettim. 155 numarayı aramamın ardından,
yaklaşık 8 dakika sonra, bir polis helikopteri,
yürüyüş yaptığım bölgeye geldi. Yürüyen tek kişi bendim.
İhbarı yapan kişinin ben olduğumu anlamış olmalılar ki,
beni daha yakından görebilmek ve işaretleşebilmek için,
irtifalarını (yüksekliklerini) düşürdüler. Onlara, el kol işaretlerimle,
silah sesinin geldiği yeri göstermeye çalıştım.
Tekrar yükselerek, işaret ettiğim bölgeye doğru,
uçuşlarına devam ettiler. Sonra ben yürüyüşe devam ettim.
Birinci arıtma tesislerinin önüne geldiğimde ise,
beyaz bir araba ile, sivil giyimli, iki genç polis, beni bekliyordu.
İhbarım üzerine, yerden de, konuya önem vermişlerdi.
Benden, bilgi ve tarif aldılar. Teşekkür ettiler.
Tüfek atışının yapıldığı olay bölgesine hareket ettiler.
Şimdi;
Ben, dün yaşadığım bu hikayeyi, neden, köşe yazıma taşıdım?
Neden, polis kardeşlerime, teşekkür ediyorum?
Söyleyeyim!...
Açıkçası, tek bir telefonum ve ihbarımla,
bahsettiğim konuya gösterdikleri ilgi, hassasiyet ve çabukluk,
beni çok mutlu etti...Bir vatandaş olarak,
değerli polis kardeşlerimizin,
emniyet teşkilatımızın, hepimizin güvenliğini sağlayan,
bizler için, her türlü fedakarlığı yapabilen,
sevmemiz ve saymamız gereken,
personel yapısını oluşturduğunu, bir kez daha, idrak ettim.
Hafta sonları bile tatil yapamayan,
saat mefhumu olmadan, gece, gündüz,
güvenliğimizi ve yaşam konforumuzu sağlamak adına,
görev yapan, tüm polis teşkilatımıza, teşekkür etmeyi,
borç biliyorum...
Böylesine bir olay vesilesiyle, taktir duygularımı,
ifade etmek üzere, konuyu, köşe yazıma taşımayı da,
uygun gördüm...
Yürekten ve bir vatandaş olarak söylemeliyim ki,
tüm polis kardeşlerimin, aldıkları maaşın her kuruşu, kendilerine,
helal olsun...Sağlıkları, huzurları, aileleri, sevdikleriyle birlikte,
mutlulukları, daima korunsun diliyorum...Görevlerinde de,
daima başarılı ve faydalı olmalarını, temenni ediyorum...
"BU GÖREV ANLAYIŞINIZ, KONUYA İLGİNİZ,
DUYARLILIĞINIZ VE BİLİNÇLİ HIZINIZ NEDENİYLE,
HEPİNİZE, SONSUZ TEŞEKKÜRLER EDİYORUM!...
DEĞERLİ POLİS KARDEŞLERİM!...YENİ YILINIZ,
KUTLU OLSUN!..."
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!