Herkesin anıtı ya da heykeli yapılmaz. Bıraktıkları izlerle anılmaya ve yaşatılmaya değer insanların heykelleri kentlerin önemli noktalarını süsler. İzmir Cumhuriyet Alanındaki “Gazi Heykeli”, 83 yıl önce 27 Temmuz 1932’de, yanı yarın açılmıştır.Aynı gün İzmir’de “ilk Palmiye Fidanları” dikilmiştir. “İzmir’de ilk planlı şehircilik hareketi” de Gazi Heykelinin açıldığı ve ilk Palmiye Fidanlarının dikildiği o gün başlamıştır. 83 yıl öncesinin 27 Temmuz’u sadece İzmir için değil, tüm Türkiye için çok önemliydi. 10 yıl sonra kurduğu Cumhuriyetin 10’ncu yıldönümünü kutlatacak olan Cumhuriyetimizin ilk Halasgar Gazisi Yüce Atatürk, bu törene bizzat katılmamışsa da, çok sevdiği ve çok önem verdiği İzmir’i, “ideal bir Cumhuriyet kenti” olarak düşünüyordu. Bu nedenle İzmir’de başlatılacak bu muassır şehirleşme hamlesine önem ve deger veriyordu. Bir taraftan da yıkılmış, yanmış ve bir harabe alan olarak, geçmişin çirkinliklerini hatırlatan şimdiki Kültürpark alanının da yeniden düzenlenmesini istiyor ve kent yöneticilerini bir şeyler yapmaya zorluyordu. 83 yıl öncesini 27 Temmuz’unda Atatürk’ün Başvekili İsmet Paşa (İnönü), Hariciye Vekili Dr. Tevfik Rüştü Aras Ankaralardan kalkıp trenle İzmir’e gelmişlerdi. Vali Kazım (Dirik) Paşa’nın, Mahmut Esat Bozkurt’un, Şükrü Saraçoğlu’nun, Fahrettin Altay Paşa’nın; Dr. Mustafa Bengisu’nun, Hacı Hüseyin Öklem’in, Ege’li ve İzmir’li Milletvekillerinin, muallimlerin, muallimelerin, öğrencilerin, Milli Mücadele Gazilerinin, Altay’lı ve Karşıyaka’lı Jimnastikçilerin, İzci Gruplarının, Askeri Mızıka Takımı’nın, Halkevi Korosu’nun, Yörük Ali Zeybeklerinin ve çok sayıda vatandaşın katıldığı, 83 yıl önce yaşanılan o törenin kahramanı ise bu eseri İzmir’e kazandıran İzmir’in genç ve çalışkan Belediye Reisi Dr. Behçet Salih (Uz) Bey’di... Törenin yapıldığı günün çok sıcak bir gün olduğunu hatırlayarak; o günün mutluluğunu hep yaşayan; Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden, Atatürk’ü 9 kez görmüş ve 4 kez yüzyüze konuşmuş, Ankara’da Cumhuriyetin 10’ncu yıldönümünü, “izci önderi” olarak bizzat yaşamış, 94 yaşında yitirdiğimiz Annem Neriman Maruflu, o günleri heyecen ve coşkuyla anlatırdı; Dr. Behçet Uz, İzmir’e Belediye Reisi olur olmaz, bir Gazi Heykeli yaptırmayı ya da yapılmakta olanı tamamlatıp, açmayı kafasına koymuştur. Behçet Uz, bu heykelle birlikte Emperyalist düşmanın yakıp-yıktığı İzmir’de yepyeni bir “Akdeniz Sahil Kenti Kimliğiyle”yle beraber yepyeni bir İmar hareketi başlatmak istiyordu. Gazi Heykeli’nin açılışı, <Kültürpark fikrinin doğuşunu ve Alsancak’taki Kültür Mahalleleri’nin ve Kültür Evleri’nin de başlangıcını> ifade eder. Maalesef o güzelim bahçeli iki katlı kültür evlerinden günümüze sadece Talat Paşa Bulvarı’nda ki merhum Nebahat Dolman’ın evi ile “Efsanevi Gazi Mektebi” kalmıştır. Her yıl olduğu gibi, (BU AKŞAM), 27 Temmuz’da, Saat:18.45’de Ben ve bir grup “İzmiri Seven Dost”la, ellerimizde birer tek mevsim çiçeğimizle “Gazi Heykeli”mizin önünde olacağız. Şimdi Sizlere yaşanmış, çok önemli bir Atatürk Anısı anlatacağım; “İzmir Gazi Heykeli” törenle açılmıştır. İzmir’de modern şehircilik hamleleri, cadde, bulvar, yol, meydan çalışmaları devam etmektedir. Kültürpark Alanı, Atatürk’ün arzu ettiği şekilde molozlardan temizlenmiş ve ağaçlandırılmaktadır. Her şey yolunda gitmekteyken Atatürk, İzmir’e gelir.
İzmir’de Kordonboyu’ndaki evinde kaldığı bir sabah; Gazi Paşa yürüyüşe çıkar ve Gazi Meydanı’ndaki Heykelinin önünde simit satan bir gencin kendisine verdiği tabureye oturarak at üzerindeki, modern giysiler içinde ki, Mareşal üniformalı, kendi heykelini seyreder. Daha sonra kaideye yaklaşıp kabartması, rolyef olarak yapılmış Milli Mücadele kompozisyonlarını inceler; bir anda hıçkırarak ağlamaya başlar ve kendisini izleyenlere haykırır: “Bu günlere meşakkat içinde zorluklarla geldik. Halkımız- Köylümüz- Kadınlarımız, herkes çok sıkıntı çekti. Fakirdik - Fukaraydık. Aç bihaç, cepheden cepheye yıllarca taşındık. Ben şehit çocuklarım için ağlıyorum. Onların da bu günleri görmesini, onlarla birlikte bu günleri yaşamayı ne çok isterdim...”der. Bu olayı 40-50 kadar İzmirliyle Vali Kazım Dirik Paşa ve özel koruması merhum Gazi Süleyman Gülerada’da yaşamıştır.
“Atatürk’ün tüm heykellerini güzel yaptım. Ama İzmir’de ki Gazi Heykeli’ni yaparken çok etkilendim. Heyecan duydum.” diyen, İzmir Gazi Heykelinin yaratıcısı Heykeltıraş Pietro Conanica’yı da rahmetle anmalıyız. Ruhu şad olsun. Heykelin açılışında yaptığı tarihi konuşmada Dr. Behçet Uz; “Atatürk, açılışını yaptığımız bu Gazi Anıtı ile, muasırlaşmaya Cumhuriyetle gidilen yolda, ilk imar hareketinin İzmir’den başlatılmasını isteyerek; İzmir’i bir kez daha kurtarmış ve onare etmiştir... İzmir yeniden yaratılmıştır. Bunun Gazi Heykeli ile beraber sembolü ise diktiğimiz ilk palmiyelerdir...” demiştir.
27-30 Temmuz 1932 günleri toplam 4000 adet palmiye, İzmir’in muhtelif yerlerine dikilmiştir. 2500 Palmiye Fidanı ise Gazi Heykeli’nin açılış töreninde halka dağıtılmıştır. Kültürpark’taki eski Palmiyeler Gazinosu’ndaki ve Kübana’daki Palmiyeler, 83 yıl öncesinin ayakta kalan anıtlarıdır. Tek korkum; yıkmaya ve kesmeye çok meraklı olan İzmir BüyükŞehir Belediyemizin ve onları da kesmesidir.
1932 yılının İzmir’inde Gazi Heykeli’nin konulduğu bütün bu Cumhuriyet Meydanı çevresi ile şimdiki Kültürpark’ı da içine alan, yaklaşık 2,5 milyon metre karelik çevre, emperyalist düşmanın kaçarken yakıp yıktığı yangın alanı denilen, adeta pislik ve mezbelelik bir bölgeydi. Dr. Behçet Uz, İzmir’in yeni imar planı için Alman Şehircilik Uzmanı Prof. Dr. Herman Yansen’den de faydalanmıştır. Atatürk’ün de çok beğeni ve takdirini kazanan Gazi Heykeli, Pietro Conanica’nın Türkiye’de yarattığı en son eseridir. Anıtın kaidesindeki dört cepheli bronz kabartmalar ise Kurtuluş Savaşı’nın önemini ve güçlüklerini anlatmaktadır. Pietro Conanica, İzmir’de kaldığı günlerde birde Atatürk Büstü yapmış ve Belediyeye hediye etmiştir. Uzun yıllar Fuar ve Turizm Müdürlüğünün ikinci katında korunan ve gülen bir yüz ifadesine sahip olan bu müstesna eser, şimdi ortalıklarda yoktur. Fuar Lozan Kapısı girişinde, 70’li, 80’li yılların Turyağ Genel Müdürü Sayın Şevki Figen’in Prof. Dr. Hüseyin Gezer’e yaptırtıp Kültürpark’a hediye ettirdiği “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ifadeli “Atatürk Büstü” de diğeri gibi, oda; sırra kadem basmıştır.
Fuarın sırra kadem basan anıtlarından bir tanesi de, yine Kültürpark Lozan girişinde yaptırılmış olan; Hürriyet ve Barış’ı temsil eden; “Ordu – Millet - Gençlik Elele” kompozisyonunu içeren “Hürriyet Anıtı”ydı.
Maalesef Hürriyet Anıtı, balyozlarla parçalanarak, yok edilmiştir. Allahtan yerine, Lozan Antlaşması günlerinde, “Atatürk ve İnönü” birlikteliğini yansıtan Prof. Dr. Tankut Öktem’in, muhteşem eseri, “Lozan Atatürk&İnönü Anıtı” yapıldı da yüreklerimize su serpildi...
İzmir’de yeni yetişen, yeni nesil, geçmişin karanlığından aydınlıkları yakalamış pek çok değeri maalesef bilmiyor. Tanımıyor. İzmiri Sevenler Platformu (İZSEV) olarak üzerinde durduğumuz her konunun apayrı bir değerinin olduğunu lütfen unutmayalım. Hepinize, herkese güzel bir hafta diliyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!