Üç gün önce içerde ve dışarıda felaketlerle, acılarla, sıkıntılarla geçen, mülteci sorunlarıyla yüreklerimizi parçalayan, yoksulluğun ve açlığın istatistik raporlarını çürüterek zirve yaptığı, doğu komşularımızda 5 yıldır süren savaş ve yıllardır bizi perişan eden terör yüzünden, kan ve barut kokan bir yılı, 2015 yılını; gerilerde bırakarak yepyeni bir yıla girdik. 2016 yılının Türkiye’mize ve Dünyamıza; Barış, Dostluk, Kardeşlik, Demokrasi, Özgürlük, Eşitlik, Adalet, Hukuk, Dayanışma, Hoşgörü, Merhamet, Sevgi ve Aydınlık bir Yaşam getirmesini, umutlarımızın yeni yılda yenilenerek gerçekleşmesini diliyorum. Yüce Rabbimiz; Yeni Yılda hepimize, herkese sağlık ve mutluluk versin. Öncelikle terör sona erdirilsin. Artık şehit acıları olmasın. Hükümetin açıkladığı iktisadi refah programı acilen uygulansın. İşsizliğin ve yoksulluğun önüne geçilsin. Vatanperver olduğunu iddia eden, siyaset üstü bir Dünyalı ve Türkiyeli Türk olarak, 2015 yılında yaşadığımız olumsuzlukların 2016 yılında artık yeniden karşımıza çıkmamasını diliyorum. İnşallah Yeni Yıl, gideni aratmaz. Bizi sevdiklerimizden ayırmaz. Umutlarımız Yeni Yılda mutluluğumuz olur. Yaşantımın; evlilikle geçen son 40 yılında, her yılbaşında olduğu gibi bu yılbaşını da 5 gün önce 99 yaşına giren Sevgili Kayın Babam Süleyman Kayacan’ın evinde mütevazi bir sofrada, tevazulu ve seviyeli bir kutlama yaşayarak geçirdim. 366 gün süren 2015 yılının, 198 gününü Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde hasta olarak geçirmiş bir kişi olarak, Bu Yılbaşı Gecesini; hastalıkları nedeniyle aynı hastanede yatmak zorunda olan, Karşıyaka’lı Canım Kardeşim, Milli Yelkencimiz Süreyya Karakaplan ile Bostanlı’lı ünlü Peynirci Mustafa Kardeşimi düşünerek, daha önceden 2 yılbaşı gecesi ile bayram günleri yaşadığım için çok iyi bildiğim sıkıntılarını manevi anlamda paylaşarak, onları düşünerek geçirdim. Allah; Süreyya’nın ve Mustafa’nın şahsında hastanelerde yatmak zorunda kalan herkese, şifa versin. İyilikler ve güzellikler versin. Aralık ayının son günü; Ege ve İzmir için emsalsiz, unutulmaz hizmetler gerçekleştirmiş 2 değerli eğiticimiz olan, Ege Üniversitesi’nin eski Rektörü Prof. Dr. Refet Saygılı ile Başbakan Yardımcılığı ile Milletvekillikler yapmış Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli Hocalarımızın vefat acılarıyla karşılaştık. Her ikisine de Allahtan rahmet diliyorum.
13 yıl önce 2013’ün ilk günü, Bestekar, Yazar, Şair ve Öğretmen Yusuf Nalkesen Hocamızı yitirmiştik. 18 yıl önce 1998 yılının 5 Ocak’ında ise Karşıyaka’nın en çok sevilen genç doktorlarından, K.S.K. Voleybol Şubesi Başkanı, <Karşıyaka Delikanlısı> Dr. Tibet Kızılcan’ı yitirmiştik. Dr. Tibet Kızılcan’ı 5 Ocak Salı günü, Saat: 13.30’da Karşıyaka Soğukkuyu Kabristanı’nda anacağız. Tibet Kızılcan’ın Anma etkinliğinin ardından, Saat. 14.15’de Yusuf Nalkesen Hocamızı, yine Soğukkuyu’da ki kabrinin başında anacağız.
Allah her ikisinden de rahmetini esirgemesin. Ruhları şad olsun.
5 yıl önce; 6 Ocak 2011 günü Benim de hasta olarak yattığım bir günde, İzmir’e sayısız eğitim ve sağlık tesisleri kazandırmış, Emsalsiz Hayırsever Değerimiz Salih İşgören Ağabeyimi Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde yitirmiştik… Salih İşgören Ağabeyimizin kurduğu Vakıf, halen yaşatılıyor. Zannediyorum; <Nevvar-Salih İşgören Eğitim ve Sağlık Vakfı>, tarafından bir Anma Etkinliği düzenlenecek. Ben de mutlaka katılacağım. 7 yıl önce, 2009’un 7 Ocak günü, görevinin başında ki ölümüyle hepimizi çok üzen yakın dostum Av. Nevzat Erdemir’i, Bu Yıl da; İzmir Baro Başkanlığının davetiyle, Saat: 14.00’de, Urla’daki mezarının başında, anacağız. 25 yıl çok yakından tanıdığım 60 yaşındaki Nevzat Erdemir, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu’nun Lideri olarak 3 dönem, seçildiği İzmir Barosu Başkanlığında, Ulusal Devrimci söylemleriyle İzmir Barosunun Türkiye genelinde daha saygın bir noktaya gelmesini sağlamıştı. İzmir’in tarihi güncel yaşamıyla yakından ilgiliydi. İlkeli, inançlı, bilgili ve kültürlü bir hukuk adamıydı. Başkanı olduğum, İZSEV olarak anılan, “İzmir’i Sevenler Platformu” nun ve “İzmir Atatürk Ormanını-Kültürpark’ı Koruma ve Anıt Yaptırma Derneği” nin aktif üyesiydi. 2008 yılında kendisine verilen, ‘’Mahmut Esat Bozkurt En Başarılı Hukuk ve Düşün Adamı’’ ödülünü Mahmut Esat Bozkurt’un kızı Gün Bozkurt Tekand’ın elinden sevinçle almıştı. Gerçek Atatürkçü’ydü., Kuvvayi Milliyeci’ydi, Demokrat’tı, Değişimciydi. İçte istikrar, dışta itibar tezini savunan, cesur ve atılgan bir kişilikti. Nevzat Erdemir’in en önemli özelliği; bir vefa ve sevgi adamı olarak, duygusal yönünü de her vesileyle öne çıkarmasıydı. Samimi ve Sevecen bir kişiliğe sahip olmasıydı. Nevzat Erdemir yıllarca yaşatılacak ve daima anılacaktır.
10 Ocak 2011 sabahı Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon bölümünde ki yatağımda yatarken Televizyonda geçen bir altyazıyla sarsıldım. 15 gün kadar önce düzenlediğimiz, etkinlikte; 2010 yılı Arkeomoda Üstün Başarı Ödülü’nü verdiğimiz Dünyaca ünlü Moda tanıtım kültür elçimiz Hanife Çetiner de vefat etmişti. Oysa 10 Ocak 2011 Pazartesi Saat:13.30’da beni Hastane’de ziyarete gelecekti. En az 35 yıldır tanıdığım Hanife Çetiner, Başarılı bir moda tasarım eğitimcisi olmasının yanı sıra Geleneksel Türk Osmanlı otantizminin giysi kültürünü moda sanatında işleyerek Evrensel bir moda kültür ekolünün de yaratıcısı olmuştu. Milli Onurumuz, evrensel değerimiz Hanife Çetiner’in telafisiz ve tesellisiz, ani kaybının 5 yıldır ifadesiz acısı içindeyim.Tek tesellim; 21 Aralık 2010’da Tarihi Havagazı Fabrikası’nda onun için düzenlemiş olduğumuz “Hanife Çetiner’e Sevgi ve Vefa Etkinliği”dir. Hanife Hanımı çok mutlu eden bu gururu her halde oğlum Cevat Ziya ile birlikte ömür boyu yaşayacağız.
5 yıl önce Hastanedeydim. İnsanın çok arzuladığı halde sevdiklerine son görevini yapamaması onları kaybetmek kadar çok acı. Hanife Çetiner’in cenazesinin kaldırıldığı saatlerde, elimde büyüyen, öz kızım gibi Sevdiğim Karşıyaka’lı ödüllü şair Pelin Alpayım kızım da Doğançay’da toprağa verildi. İzmir’in sevilen simalarından Merhum Suphi Amca’nın ve Merhume Hasin Alpayım’ın torunları olan 28 yaşındaki Pelin, 5 yıl dayanabildiği mendebur kansere maalesef yenik düşmüştü. Acı içindeyim. Pelin benim çok sevdiğim biricik küçük kızımdı. “Çok çekti kurtuldu.” Sözünü kabul edemiyorum. Pelin’in de bir yaşam hakkı vardı. O da her genç kız gibi mutlu olabilmeliydi.
Ocak Ayı tam anlamıyla bir Hüzün Ayı’dır. 26 yıl önce 11 Ocak 1990 günü, Gazeteci, Yazar, Tiyatro ve Sinema Duayeni, ‘’ Dert Babası’’ Özdemir Hazar’ı yitirmiştik.
14 Ocak Perşembe sabahı 93’ncü ölüm yıl gününde Atatürk’ümüzün Annesi Zübeyde Ana’mızı anacağız. 15 Ocak Cuma günü ise Saat: 14.00’de, Kültürpark’da, İzmir Sanat’ın bahçesindeki Anıt’ının önünde 1902’de doğan Evrensel Türk Şairi Nazım Hikmet Ran’ın 114’ncü Doğum Günü’nü yaşayacağız. İzmir 68’liler Platformu olarak Saat:14.00’de ki törenin ardından İzmir Sanat’ın Oditoryum Salonu’nda bir etkinlik daha yapacağız. 15 Ocak, aynı zamanda; üç yıl önce İstanbul’da trafik terörüne kurban verdiğimiz Atletizm Federasyonu eski Başkanı ve Milli Atlet, Halkla İlişkiler Mesleğinin Duayenlerinden Cüneyt Koryürek’in de ölüm yıldönümü. Eski Milliyet Yazarı Atletizm Otoritesi Cüneyt Koryürek’i de aynı gün anacağız. 16 Ocak 2016 Cumartesi günü, İzmir’i yeniden yaratan adam Eski Belediye Başkanımız, Milletvekili ve Bakan İzmir Atatürk Ormanı’nın, Kültürpark’ın Kurucusu Dr. Behçet Uz’u 123’ncü doğum Yıldönümünüdür. Sabah saatlerinde Dr. Behçet Uz’un kurucusu olduğu Karşıyaka’daki İzmir Atatürk Ormanına Dr. Behçet Uz’un Anısına 123 adet Yetişmiş Çam Fidanı dikeceğiz. 17 Ocak’da Selçuk Yaşar 90’nci yaşını dolduruyor. Biz Karşıyakalı’ların onuru ve gururu olan Türkiye’de Tarıma dayalı sanayinin öncüsü Selçuk Yaşar Duayenimize Tanrı’dan sağlık ve mutluluklar diliyorum. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde ki Hastane günlerim, hastanede yatmasam da Prof. Dr. Ali Barutçu ile Prof. Dr. Erdem Silistreli’nin tedavileriyle devam ediyor. İnfeksiyon Ana Bilim Dalının eski Başkanı, Mükemmel Tıp Duayeni, iyi ve kaliteli insan Prof. Dr. Nedim Çakır’da ilgisini sürdürüyor. Ayrıca İnfeksiyon Ana Bilim Dalı’nın şimdiki Başkanı Prof. Dr. Nur Yapar ve başarılı ekibi de ilgisini ısrarla sürdürüyor. “Tam iyileşmeden çıkış yok.” Diyorlar. İzmir ve İzmirliler için “hizmetlerime devam” için Sağlıklı olmam şart. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni yakından tanımanın, başarılı bir Tıp eğitimini çok yakından izlemenin her daim gururu içindeyim. Özellikle pırıl pırıl beyinlere sahip, birbirinden değerli D.E.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesi’nin; Başhekimi Prof. Dr. Can Karaca ve çalışkan ekibini, Öğretim üyelerini, gencecik Doktor Asistanları, Vefakar Hemşirelerini, Sağlık Görevlilerini ve Tıp öğrencilerini yakından tanımanın onurunu yaşıyorum. Ayrıca; Bu kadar çok sevilmiş olmanın da keyfini ve hazzını sürdürüyorum. Hepinize; 2016’nın bu ilk yazısı aracılığıyla Sevgilerimi iletiyorum.
Şen ve Esen kalınız.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!