BUGÜN; 10 Kasım Pazartesi, en az 3000 Aile’ye “Atatürk Lokması” dağıtmanın yanı sıra 2014 muhtaç Aileye de Atatürk’ün anısına Yardım Paketleri dağıtacağız. İlk kez; 66 yıl önce, İzmir’in en köklü yardım ve hizmet kurumu İZFAK, Atatürk’ün 10’ncu ölüm Yıl Günü olan 10 Kasım 1948 günü, Kurucularından; Merhum Süleyman Ferit ECZACIBAŞI’nın, Merhum Dr. BEHÇET UZ’un, Merhum Nuri KORKMAZ’ın Merhum Reşat LEBLEBİCİOĞLU’nun, Merhum İbrahim Sezai BERKİ’nin, Merhum Mehmet Ali ŞAMLI’nın, Merhum Hocazade Ahmet Ragıp ÜZÜMCÜ’nün, Merhum Lütfullah BAYDOĞAN’ın, Merhum Nuri SEVİL’in, Merhum Hasan İKBAL’in, Merhum Mazhar ZORLU’nun, Merhum Ramiz PAKALIN’ın, Merhum Rakım ELKUTLU’nun ve O günlerin Dernek Mensupları’nın da katıldıkları görkemli bir “Atatürk’ü anma töreni” ile, hatim dualarıyla Atatürk’ü anarak, bu geleneği başlatmışlar. Hepsinin Ruhları şad olsun. Biz de; Şimdilerde, İzfak’ın mevcut yöneticileri; Sancar Maruflu, Nurşen Kadayıfçı, Faruk Şamlı, Sabahattin Sakıpağa, Neriman Akkuş, Zekiye Tunca, Rami Berki, Gürkan Ertaç, Erdoğan Tözge, Kemal&Nafiz Zorlu Kardeşler, Güman Kızıltan, Bülent Eczacıbaşı, Feyzi Mustafa KAYA, İsmail Talat SİVRİ, Hayri ÖZMERİÇ, Tahir TÜRETKEN, Osman AVCI, Hasan R. GÜRGAN, Adnan ALTUĞ, Rıza-Süreyya AY, Şevki FİGEN, Dilek OLCAY, Okan YÜKSEL, Bülent Tokalıoğlu ve Gülten TUNÇ olarak bu kutsal geleneği sürdürüyoruz.
ŞİMDİ DE; *DÜN* (9 KASIM PAZAR) SABAH SAATLERİNDEN İTİBAREN BAŞLAYAN ve GÜN BOYU SÜREN, “ATATÜRK’Ü ANMA ETKİNLİKLERİ” PROGRAMINA BİR BAKALIM….
9 Kasım Pazar, Dün; “7’nci Ata’ya Saygı Yürüyüşü”, Saat: 14.00’de, Atatürk (Kordon boyu) Caddesi’nde, Alsancak Limanı önünden, Cumhuriyet Meydanı’na doğru toplu yürüyüşle başlatıldı. Toplu yürüyüşün ardından, Cumhuriyet Meydanı’nda “Tiyatral Dans Gösterisi” ile Atatürk anlatıldı. Ayrıca; “Atatürk’ü Anma Konseri” gerçekleştirildi. Dünün Pazar gününe rastlaması nedeniyle, Atamızın 76’ncı hasret yıl günü olan 10 Kasım’dan bir gün önce, on binlerce Ege’li ve İzmirli, Atasına olan saygısını, bağlılığını; el ele tutuşarak, sevgi ve bağlılık zincirleri oluşturarak sundular.
Ayrıca, Karşıyaka Belediyesi’nin, geleneksel “Ata’dan Ana’ya Koşusu” da dün sabah Karşıyaka Anıtı önünden 1000’in üzerinde katılmcının katılmasıyla başladı ve ZÜBEYDE ANA’mızın ANIT MEZARI’nın önünde sonuçlandı. Ayrıca İzmir’in tüm ilçelerinde de yüzlerce anma etkinliklerine dünden itibaren başlandı.
Atatürk’le ilgili tiyatro, sinema, folklor, müzik gösterileri, paneller, konferanslar, konserler, şiir dinletileri, sergiler ve daha pek çok değişik etkinlik dünden itibaren başladı… BUGÜN de; Sabah Saat: 08.45’den itibaren Cumhuriyet Meydanı, başta olmak üzere hepimiz, Atamızın ebedi ayrılık saati olan 09.05’de de onu anmak üzere, “Atatürk anıt ve heykellerinin” önünde ki törenlerde hazır bulunacağız. Cumhuriyet Meydanı’nda ki resmi devlet töreninin ardından, yine İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin davetiyle, Vasıf Çınar Bulvarı’nın deniz tarafına bakan meydanında, geleneksel sergi açılışı için buluşacağız. “Atatürk’ün hastalığından vefat sürecine kadar geçen sürecin belgelerle anlatıldığı, İstanbul’dan Ankara’ya nakledilmesi, Entografya Müzesi ve Anıt Kabir’de toprağa verilişine değin, çeşitli İzmir’li gazetelerin, haberlerinden ve fotograflarından oluşturulmuş ve büyük emeklerle Büyükşehir Belediyesi’nin “Apikam Kent Arşivi ve Müzesi” tarafından özel çalışmalarla hazırlanmış çok özel sergisini de izleyebileceğiz. Ayrıca; ünlü sanatçı Erol Evgin’in de yer aldığı “Atatürk’ü Anma Konseri”de programda görünüyor. Ayrıca İzmir Milletvekili ve Gazeteci-Yazar MUSTAFA BALBAY da Karşıyaka’da bir konuşma yaparak ATATÜRK DEVRİMLERİNİ anlatacak. Günboyu sürecek etkinliklere, akşam “İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği” nin, “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”nın,“Karşıyaka Belediyesinin””, İzmir B.B. ile birlikte düzenledikleri “Atatürkü Anma Konseri” ile ilçe belediyelerinin ve STK’ların çeşitli etkinlikleri, konserler ve resitaller de genel programa eklenmiş durumda…
Evet; tam 76 yıl oldu Atatürk’ümüzü yitireli. Dünya’da 76 yıldan beri hiç unutulmayan ve 76 yıldan beri her yıl yepyeni özellikleriyle yeniden keşfedilerek anılan , yaşatılan ve yaşatılacak başka bir lider örneği yok. Benim için 10 Kasım’ların çok özel bir anlamı daha var. Evet; 42 yıl önce 1972 yılının 10 Kasım’ı sabahında yitirdiğim, Atatürk Cumhuriyetinin Orman Yüksek Mühendislerinden Canım Babacığımı ve 8 yıl önce 2006’nın 8 Kasım’ında yitirdiğim Atatürk Cumhuriyetinin Öğretmenlerinden Sevgili Anneciğimi, her ikisini de 34 yıl arayla 10 Kasım’larda toprağa vermiştim. Annem’de, Babam’da yürekleri daima “Atatürk sevgisiyle” dopdolu olmuş ve Atatürk’ü defalarca görmüş, dinlemiş ve Atatürk’ümüz ile konuşmuş birer Cumhuriyet değerleriydiler. Atatürk’ümüzle birlikte onların da ruhları şad olsun.
Bu Sabah Alsancak 1479 Sokak da İZFAK’ın önünde gerçekleşecek, ki önemli olayımızı bir kez daha hatırlatıyorum. O da; 47 yıldan beri her 10 Kasım’larda, ecdat yadigarı, yardım ve hizmet kurumlarımızdan; olan ve 40 yıldır yönetiminde bulunduğum, kamu yararına “İzmir İl Fakirlerine Yardım Derneği”mizin, geleneksel “Atatürk Lokması”nı, Alsancak, 1479 sokak da ki Dernek Merkezimizin önünde döktürteceğiz ve en az 3000 aileye bol bol dağıtacağız. Ayrıca; 2014 muhtaç aileye de, her yıl olduğu gibi, bu yıl da “Atatürk’ümüz adına”, erzak ve ihtiyaç ürünleri dağıtacağız.
76 YIL ÖNCE İZMİR’İN KARŞIYAKA’SINDA YAŞANMIŞ ÖNEMLİ BİR OLAY, Şimdi de, siz Değerli Okuyucularıma, 76 yıl önce BUGÜN, yani 10 kasım 1938 günü, İzmir’in Karşıyaka’sında yaşanmış gerçek bir olayı, (dostlarımdan gelen istek üzerine sizlere de nakletmek istiyorum:
Olay, Karşıyaka’nın Kilise iken okul yapılmış 4 okulundan biri olan; Cumhuriyet İlkokulu’nda geçer. 10 Kasım 1938 günü her şey normalken; Cumhuriyet Mektebi’nin Başöğretmeni ve aynı zamanda Karşıyaka Maarif Reisi olan İsmail Özkunt, İzmir’e Maarif Dairesine çok acele kaydıyla çağrılır. Saat:10:40 vapuruyla İzmir’e geçen İsmail Hoca, Saat:13:00’de Karşıyaka’ya makamına döner. Ağlamaklı, perişan haldedir. Çok üzüntülüdür. Karşıyaka’nın tüm okullarının öğretmen ve öğrencileriyle iletişim kurulur ve Cumhuriyet Mektebinin bahçesine çağırtılırlar. İsmail Hoca önce kendi okulundaki Başöğretmen ve öğretmenlere acı haberi verir. “Türk Milleti artık Ata’sını kaybetmiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa ölmüştür.”
Daha sonra tüm Karşıyaka’ya haberi duyuracak kişi belirlenir. O da yaşı en genç olan öğretmen olacaktır. Görev 25 yaşındaki öğretmen Annem Neriman Maruflu’ya verilir. 8 yıl önce 10 Kasım 2006 günü 94 yaşında toprağa verdiğimiz Anneciğim, o günlerde 25 yaşındadır. Atatürk’ü yakından görmüş, tanımış ve konuşma şansını yakalamıştır. Annem, acı içinde ve perişandır. Ağlamadan nasıl konuşacağını düşünür ve hazırlığını yapar. Saat:14:30’da Karşıyaka’nın, Nahiye Müdürünün, tüm ileri gelenlerinin, tüm öğrencileriyle birlikte toplandığı Karşıyaka Cumhuriyet Mektebi’nin okaliptüs ağaçlarının olduğu bahçesinde Annem Neriman öğretmen, yüksekçe bir kürsüye çıkartılır. Her taraf simsiyahtır. Öğrencilerin beyaz yakaları siyah önlüklerinden çıkarttırılmıştır. Annem Neriman öğretmen, konuşmasına Atatürk’ün kişiliğini ve son 15 yılda yaptıklarını anlatarak başlar. En son 6 yıl önce Karşıyaka’ya gelen ve Karşıyaka’da ki “İzmir Kız Muallim Mektebine” yaptığı ziyarette, nasıl kahvesini eliyle yapıp, sunduğunu, Ankara’ya izci oymak başı olarak, “Cumhuriyet Treni” ile gidip, 10’ncu Yıl Kutlama Töreni’nde, nasıl önünden Ata’sını selamlayarak geçtiklerini, “onuncu yıl nutkunu” nasıl bizzat Ata’sının kendi sesinden dinlediğini soğukkanlılıkla anlatır. Sıra ölüm haberine gelince; Haberi tane tane kelimelerle anons eder. Atatürk’ün; “Bir Gün Benim Naçiz Vücudum da Toprak Olacaktır. Ancak Türk Milleti ve Devleti İlalebet Yaşayacaktır...” sözleriyle konuşmasını tamamlar ve kürsüden baygın halde yere düşer... Annem 94 yıllık yaşantısı süresince son nefesini verene değin, Atatürk’üne toz kondurtmadı. Fırsat buıunca, herkese ATATÜRK’ünü anlattı.
Ne zaman Atatürk’ümüzün kurup, bizlere emanet ettiği Cumhuriyetimizle ilgili sorunlar yaşasak, gelecekle ilgili korkularımız, kuşkularımız olsa, her zaman; Atatürk’ümüze sığınıyoruz. Onun aydınlık feyzinden yararlanıyoruz.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’yla ilgili düzenlenmiş etkinliklerde; salonları, meydanları, cadde ve bulvarları dolduruyoruz. Atatürk’ü daha iyi öğrenmeye ve anlamaya çalışıyoruz. Uğur Mumcu’nun dediği gibi; “Atatürkçülük bağımsızlık demektir. Atatürkçülük devrimcilik demektir. Atatürkçülük ulusal onur demektir. Atatürkçülük sürekli yenilenme demektir.”
Kurtuluş savaşımızın ve ulusal devrimlerimizin önderi Mustafa Kemal, günümüzde yaşanılan emperyalist ilişkilerin bir gün ülkeye zarar verebileceğini çok önceden görebildiği için gerekli önlemleri almış ve yıllar öncesinden yolumuzu aydınlatmıştır. Bizleri güçlü ve cesaretli kılmıştır. Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı kaybedeli, bugün tam 76 yıl oldu... Dünyada öldükten sonra da unutulmayarak, ısrarla yaşayan ve yaşatılan, her gün bir başka özelliği keşfedilen Mustafa Kemal’den başka bir lider örneği yoktur. Olamaz. Bakınız; Türk Milletinin tarifini nasıl yapıyor: “Türk, Türkmen, Zaza, Kürt, Çerkez, Laz, Arnavut, Rum, Ermeni, Yahudi, Sünni, Alevi farketmez... Kim? Emperyalist istilacılara karşı verdiğimiz bağımsızlık mücadelemizde düşmana göğsünü siper etmişse, vatan için canını, kanını vermişse, vatanından yana çıkmışsa, işte o insanlara “Türk Milleti” denir.”Bu anlamlı tanımı yapan büyük kurtarıcımız, yaptığı “Türk Milleti”tarifine bir de “Ne Mutlu Türküm diyene!” sözcüğünü eklemiştir.
Türkiyemizi parçalatmak, milletimizi bölme hevesi içinde bulunanlar, “azınlık” tartışmalarıyla, “Gaflet ve hainlik içinde Türk Milletinin birliğini, bütünlüğünü, dilini ve dinini yaralamaya, ihanet bombalarını gelişigüzel savurmaya devam etmektedirler.
“Türk değil, Türkiyeliyiz” nutuklarıyla bölücülüğü savunmaktadırlar. Ben şu sıkıntılı günlerde bile; hiçbir ayırım yapmadan herkesle, her yerde sevgi, dostluk ve gönül birlikteliğinin en güzel örneklerini sergileyerek bir araya geliyorum. Doğulu, Güneydoğulu, Karadenizli, Rumelili, Yahudi, Rum, Ermeni ve Levanten arkadaşlarımızla el el kardeşten bile öte yaşıyoruz. Sevgi ve gönül dostluğu içindeyiz. 55 yıllık arkadaşım İtalyan asıllı, levanten Bensan’la, yine bir o kadar yıllık dostlarım Musevi asıllı Avram’la, Hayim’le, Moiz’le, doğulu ve Karadenizli arkadaşlarımızla Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut vs. hiçbir ayırım yapmadan sevgi içinde buluşuyoruz. Hiçbir zaman birbirimizin etnik kökenlerini sorgulamadık. Sorgulamıyoruz. Yıllardır nargilelerimizi sevgiyle, dostlukla fokurdatıyoruz. Gazi Paşa’nın dediği gibi; “Türkiye Cumhuriyetinin temelinde yüksek Türk kahramanlığı ve Türk kültürü vardır. O kültür, etnik veya dinsel hiçbir ayırım gözetmeden, bu vatan üzerindeki her bireye eşit vatandaş hakkıyla yaklaşır. Onun için hiç kimse azınlık olmayanları azınlık gibi göstermeye kalkışmasın, gerçekleri çarpıtmasın. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 76’ıncı yokluk yılında; “Atatürk’ümüze; Avrupa Topluluğu insanlarından daha çok çağdaş olan, aydınlık ilke ve düşüncelerine bir kez daha bağlı olduğumuzu yansıtarak anmak istiyorum. Gazi Paşa’mızın Türk Ulusuna bir bütün olarak kazandırdığı yüksek değerlerle çok şükür ibadetlerimizi de birlik, beraberlik içinde yerine getiriyoruz. Hıristiyan ve Musevi dostlarımız her zaman bizim Bayramlarımızı kutlarlar. Bizlerde onların; Paskalya, Hamursuz, Sukut, Roş Aşana, Yılbaşı, Şavuot Purim, Sandr ve Epifani günlerini sevgiyle paylaşırız. Nevruz günlerini, Muharrem Ayı Günlerini, Bektaşi - alevi geleneklerini zaten yaşıyoruz, yaşatıyoruz.
Artık; zorunlu olarak Amerika’nın yanında boy göstermemizin ve şu “Avrupa Topluluğu”na girme meselesinin tadı kaçmaya başladı… Türkiye’yi bölmek isteyenlerin, komşularımızla olan alışverişlerinde açıkça izlenen, emperyalist tuzaklarına düşmeyelim. Birliğimizi, beraberliğimizi eskisinden daha çok güçlendirelim. Sevgi, dostluk, hoşgörü ve gönül birlikteliğimizi yüceltelim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti; “Türk Ulusunun birlik ve beraberliğidir.” Bunu hiç unutmayalım.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!