Taraftar için; sevdadır takımına gönül vermesi…
Ölümüne aşk yaşar, renkleriyle…
Bazen gözü görmez… Bazen kulağı duymaz… Bazen sesi çıkmaz…
Ama her zaman kalbinin derinliklerini dinler!..
En büyük aşkıdır bu… Gıdasıdır, suyudur, aşıdır…
Sevdası uğruna yollara düşer… Ne soğuk dinler, ne de sıcak!..
Yağmurda ıslanır… Güneşte ter döker yine sırılsıklam olur ama, oralı bile olmaz!
Asla, geri adım atmaz… Şikâyet etmez… Her zaman dik duruşunu sergiler…
Adam gibi adamdır, taraftar!..
Kulübüne onurlu, yöneticisine saygılı, sporcusuna sevgi doludur…
Çocukla çocuk, büyükler büyük olur…
Büyüklerinin elini öper, küçüklerini sevgiyle bağrına basar…
Kulübüne tutkusu, “ailesi” kadar yakın, iç içedir…
Zarar vermez, verilmesini de asla istemez!..
Taraftarın tanımı bence böyle olmalı…
Emeğimi inkâr etmeyecek taraftar temsilcileri yok değil…
Çok sohbetlerde bulundum, bazılarıyla sabahlara kadar dolaştım durdum…
İyi günde, kötü günde dostlukları pekiştirdim…
Dernek kurmalarına yardımda bulundum, yol gösterdim…
Tribünlerde birlikte gülüp, birlikte ağladım…
Belki de beni kınayan, eleştiren çok insan oldu ama, her zaman onların yanı başındaydım…
Bazen dost, bazen arkadaş, bazen ağabey, bazen baba oldum…
Asla, “sen neden o takımı tuttun” sorgu sualini sormadım, hep saygı duydum…
Kavga değil, kardeşlik, yarenlik türkülerini söylemelerini yeğledim…
Fair Play olgusu içinde yaşamın sürmesini destekledim…
İyi günde değil, kötü günde de halini hatırını sordum…
Şampiyonluklarda beraber sevindim, düşmelerde oturup gözyaşlarına ortak oldum!
Ama hiçbir zaman böyle bir veda ya tanıklık etmedim!..
Böylesini hiç de sevmem…
Karşıyaka Spor Kulübü, “asırlık çınar” bu ülkenin ay-yıldızlı bayrağını taşıyan “dünya markası…”
Bir derbi maçıyla veda etti 13 yıl “şampiyonluk” kovaladığı 1.Lige…
Bir neslin şampiyonluk ve bir üst lig için “o gece, bu sene…” tekerlemesiyle büyüdüğü kentte taraftarı, gönül vereni, aşkla sevdayla yüreğini dağlayanları dışında yas tutan kaç kişi var acaba?
Karşıyaka’nın 30 yıl sonra bir kez daha ligden düşme acısı yaşadığı kentte; daha önceki vedasına şimdi yerle bir olan ve üzerinde “siyasi oyunlar” oynanan Karşıyaka Stadı’nda da tanık olmuştum…
O sezon evinde, bu sezon deplasmanda düştü!..
Bir ata sözü vardır, “Rüzgârın önüne düşmeyen yorulur…” Evet… Hep rüzgara karşı savaştı ve yorgun düştü!.
Şimdi gündemde seçim var!..
Seçimden de önemlisi Robin Sharma’nın sözünü hatırlayın isterim:
“Yarını iyileştirmenin tek yolu bugün neyi yanlış yaptığını bilmektir.”
Evet, Karşıyaka neyi yanlış yaptı?
Oturup bunu tartışmalı…
Sokrates ne der biliyor musunuz?
“Koparılması mümkün olmayan tek bağ anne ile evlat arasındaki bağdır.”
Sokrates, eğer Karşıyaka’da yaşamış olsaydı sözünü inanıyorum ki; “taraftar ile kulüp arasındaki bağdır” diyebilirdi…
Yazıyı Aristoteles’in sözüyle noktalamak istiyorum:
“ İnatçı insanlar kendi aralarında üçe ayrılır; dik kafalılar, boş kafalılar ve kalın kafalılar.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!