Her şeye rağmen;
Yeni yıl yeni umutlar... Kötü, çok kötü geçen 2016 ve güzel bir 2017 beklentisi... Sağlıklı, huzurlu, terörsüz, mutlu günlerin geleceği umudu... Karamsarlığın yerini aydınlığa terk edeceğine inanmak için bir mazeret bir değişim olacağı düşünceleriyle girilmek istenen yeni bir yıl... Peki ya ne oldu??
Daha 2017’nin ilk saatlerinde yaşanan, yaşatılan, planlı, maksatlı ve korkunç saldırı! Bir zamanlar ortadoğu ülkelerinde sıklıkla yaşanan ve bizlerin haber olarak okuduğu, duyduğu hadiseler artık birebir bizim ülkemizde, içimizde yaşanır oldu. Ümit etmek yerini daha da bir endişeye, yaşantımıza dair daha müreffeh bir gelişim sağlama planlaması yerini mevcut durumdan daha da kötüye gitmeme çabasına bıraktı maalesef...
Birlik, beraberlik içinde olmak direncimizi arttırmaya yarayacaktır tabii ki, peki ya umutlarımızı?! Umutlarımızı yarınlara, gerçekleştirebileceğimiz eylemler olarak taşımak adına hangi birimiz iyimser kalabiliyoruz ki böylesi bir atmosferde! Giden her bir can bizlerden de bir şeyler alıp götürmüyor mu? Elbette ki tüm bu olumsuz duygu durum hallerine düşmemek imkansız ama terörün de amacı bu değil mi zaten?!
Teröre inat yaşamaya, teröre inat umut etmeye, teröre inat daha iyi daha güzele ulaşma çabalarımızı arttırmaya her birimiz devam etmeliyiz... Her şeye rağmen, büyük üstad merhum Çetin Altan’ın tabiriyle ‘’enseyi karartmamak lazım’’..! Umuda yolculuğumuzu iyi niyetlerimizi koruyarak sürdürmeye çabalamak bu karanlık günlerden çıkışın tek yolu belki de...
Neden olmasın;
Son zamanlarda pek çok yerde karşımıza çıkan bir öneri var ve bu konu hiç bir resmi makam sahibince dile getirilmedi, en azından insanları ikna edecek türden bir açıklama yapılmadı!
Türkiye’de bulunan milyonlarca Suriyelinin yaklaşık beş yüz bin civarının 18-45 yaş aralığında erkek olduğu söyleniyor ve bunların kendi vatan savunmasında bulunabilmeleri için ülke olarak eğitimlerini verip kendi ülkelerini savunmalarını sağlamak konusundan bahsediyorum..!
Bu konuda öyle sanıyorum ki toplumun büyük bir kesiminin bunun yapılmayışının geçerli nedenlerini duyma konusunda ikna olmaya ihtiyacı var. Tabii ki de bu konu mağduriyetten avantaj sağlamaya dönüştürülmemelidir. Bu yaş aralığındaki erkek sığınmacı Suriyelilere zoraki bir dayatmayla değil de en azından sorarak ve gönüllülük esasına dayalı olarak bu uygulama yapılabilir diye düşünenlerin çoğunlukta olduğunu tahmin ediyorum.
Toplamda beş yüz bin kişi sayısı doğruysa şayet, bunun yüzde 1’i bile gönüllü olsa 5000 kişilik bir vatansever savaşçıya denk gelir ki bu bile kendi ülkelerinde barışın tesisi konusunda çok büyük bir fark yaratabilir... Üstelik kendi asker kayıplarımızın önlenmesi gibi bir sonuç da elde edilebilir belki!
Tabi bu konuda biz normal vatandaşların anlayamadığı, göremediği ve Türkiye’nin güvenliği açısından bir handikap varsa da bunu bizlere açıklamaları, bu konuda halk arasındaki homurdanmaların ve karşılaşılan eli ayağı tutan 18-45 yaş aralığındaki erkek Suriyelilere karşı tepkisel yaklaşımların önünü kesecektir.
Herşeye rağmen neden olmasın diyerek herkese mutlu yıllar diliyorum!
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!