Geçtiğimiz Perşembe, Ağustos’un 11’nci günü, İzmir Gültepe’nin 1973 – 1980 döneminde ki efsane Belediye Başkanı , Altmışsekizliler denilen gençlik gruplarının Ege’li öncü ve önderlerinden Aydın Erten’i, 16’ncı ölüm yıldönümünde görkemli bir anma töreni ile yad ettik.
Aynı gün, aynı saatlerde Seferihisar Belediyesinin de C.H.P. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da getirterek düzenlediği bir başka kültür ve sanat etkinliğinin olmasına rağmen, Aydın Erten’in anılma töreninin tercih edildiği ve “C.H.P.’de barış, huzur, birlik ve beraberlik isteklerinin her konuşmacı tarafından vurgulandığı”, oldukça kalabalık bir anma etkinliği gerçekleştirdik.
İzmir Gültepe’nin, Konak Belediyesi sınırları içinde olması nedeniyle Ev Sahibi özelliğine sahip, Konak Belediye Başkanı Av. Sema Pekdaş, düzenleme kurulunu oluşturan diğer ev sahipleri CHP Konak İlçe Başkanı Mehmet Şakir Başak, CHP Konak Belediye Meclis Başkan Vekili Zeki Günen ile Yaşayan 68’lilerin tamamı adına Başkan Gazeteci Yazar ve Şair Okan Yüksel, İzsev&İzfak Başkanı Sancar Maruflu, ADD’ler adına Ertuğrul Gezenoğlu, Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu ve en önemlisi Alaeddin Yüksel’in istifası üzerine henüz seçilmiş C.H.P.’nin yeni İl Başkanı Asuman Ali Güven ve yönetim kurulu üyelerinin tamamı, Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir, İzmir Milletvekilleri Tacettin Bayır ile Atilla Sertel, Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, Bornova Belediye Başkanı Olgun Atilla, DİSK Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ve ekip arkadaşları, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Av. Şehrazat Mercan, C.H.P.’nin Bayraklı, Bornova, Çiğli, Çeşme İlçe Başkanları, çeşitli ilçelerden yüzlerce belediye meclis üyeleri, Aydın Erten’in kadim dava arkadaşlarından Ali Rıza Bodur, Nimet Haytabay, Ali Güre, Recai Acar, Hüsnü Oral’ın, Tufan Eker’in başını çektiği hayattaki tüm yol arkadaşları, Mahalle Muhtarları, İzmir’de ki hemşehri federasyonları ve Sendikaların başkan ve yöneticileri ile Aydın Erten’in, CHP’li dostları, dava arkadaşları ve hizmet verdiği Gültepe’nin halkı onu unutmayarak Gültepe’deki anma törenine katıldılar.
Benim gibi Aydın Erten’i çok yakından tanıyanlar ve onu çok sevenler bu ilgiye çok sevindiler. Rahmetli Aydın Erten, şu anda yaşadığımız 15 Temmuz akşamı başlayan bu sancılı günleri görseydi belki bir kez daha kanser olurdu, ancak bu kez kanserden değil belki de kahrından ölürdü...
Aydın Erten Türkiye’de yaşanılmış tüm darbelerden etkilenmiş, zarar görmüş bir ailenin çocuğudur. 27 Mayıs darbesinden aile değerleri, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden ise bizzat kendisi zarar görmüştür, 2 yıl hapis yatmış, 17 yıl siyasetten hak mahrumiyeti cezalarını çekmiştir. Ancak yaşadığı bunca sıkıntıya rağmen CHP’nin ilerici ve sosyalist demokrat kanadından asla kopmamıştır. Son nefesine kadar emperyalizm ve faşizm karşıtı tutumunu sürdürmüş olan Aydın Erten, her zaman halk tarafından sevilmiş ve yaşamı süresince “milli iradeye ve demokrasiye bağlı, darbelere ve cuntacılığa karşı” bir halk lideri olmuştur. İzmir Gültepe’de şimdilerde bile örnek alınıp, üniversitelerin tez konusu olarak inceleme konusu yaptıkları <Halkla birlikte sürdürülen, katılımcı ve halkçı yerel yönetimcilik modelini> yaratmış ve başarıyla uygulamıştır.
16 yıldan sonra amacımız bir <Aydın Erten Akademisi> kurarak, Aydın Erten’in başarılarını yeni nesillere anlatmak ve bu çalışmaların bilimsel platforma oturtulmasını sağlamak olacaktır. Aydın Erten’in anma töreninden hemen sonra Gazeteci Yazar Okan Yüksel Başkanımızla birlikte, bir yıl önce yitirdiğimiz, ünlü edebiyat adamı, yerli sinema kültürünün yaratıcısı, başarılı yayıncı ve en çalışkan yazarlarımızdan Tarık Dursun K:. (Kakınç)’ın Çiğli Kabristanı’nda ki kabrini ziyaret ederek andık. Okan Yüksel’de Bende; çok yorgun düştüğümüzden maalesef Karşıyaka Belediyesinin o akşam düzenlediği etkinliğe katılamadık.
Ölüm tarihi Aydın Erten ve Tarık Dursun gibi 11 Ağustos’a rastlayan ve 10 yıl önce yitirdiğimiz İzmir’li hayırsever cemiyet önderlerinden Nevvar İşgören’in ve yan yana yattığı hayırsever eşi Salih İşgören’in Narlıdere’de ki kabirlerini bir gün öncesinden ziyaret ederek bu iki değerli insana da görevimizi yaptık. 8 yıl önce 10 Ağustos’da yitirdiğimiz Ege Üniversitesinin efsane rektörü Sermet Akgün Hocamız’ı da andık. Bir genel cerrah olarak toplumun her kesimine şifa dağıtmış mükemmel bir İzmirli olan, Çeşme Aşığı Prof. Dr. Sermet Akgün, 10 yıla yakın sürdürdüğü rektörlük görevinde ise Ege Üniversitesi’in gelişimine önemli katkılar koymuştu. Özellikle E.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesinin bugünkü gelişimi Sermet Akgün Hocamızın eseridir. Eşi Salih İşgören ile birlikte yaptığı emsalsiz hayır ve hizmetlerle daima hatırlanacak olan, ‘’ Yardım Meleği ‘’ adıyla anılan Nevvar İşgören ise; gerçek bir Cumhuriyet Kadını örneğiydi. Cuma günü de Okan Yüksel’le birlikte 10’ncu ölüm yıl gününde Şair Can Yücel’i andık. Andığımız tüm değerlerimiz de ışıklar içinde yatsınlar.
15 Temmuz sonrasında başlayan süreç içinde televizyonlarda yapılan söyleşi ve haberlerden, darbe kalkışmasının gerçekten bir felaket girişimi olduğunu ve ciddi anlamda bir iç harp tehlikesini atlattığımızı öğreniyoruz. Artık halkımız; 15 Temmuz Darbe Şehitleri ile yıllardır artarak süren terör cinayetlerinin ve haince öldürülen şehit evlatlarımızın öldürülme nedenlerini çok iyi biliyorlar. Artık halk olarak; Milletçe, Devletimizin AB ülkelerinin ve ABD’nin etkisi ile Terörist örgütlere ve bu örgütlerin ele başlarına asla taviz verilmemesini, Fettullah Gülen gibi sahte din adamlarının güçlendirilmemesini istiyor. Artık yetti diyor.
Özellikle İmralı’da ki katil ele başının klimalı özel odasındaki rahatından ve örgütünü Avukatları aracılığıyla yönetmesinden de herkes çok rahatsız. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Emniyet güçlerimiz, terörle mücadele görevini mutlaka başarı ile sürdürüyor. Ancak; Ankara’da, OHAL yasasının da katkısıyla TBMM ‘in alacağı ciddi önlemlere acilen ihtiyaç var. Devlet Otoritesinin yeniden tesisi gerekiyor. Bu darbeci ve terörist hainler için, “çok kısa zamanda karar verip gerekli infazın yapılmasını sağlayacak” Atatürk’ün “İstiklal Mahkemeleri” türünde mahkemelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
İZMİR FUARI, 11 GÜN SONRA AÇILACAK… <DEMOKRASİ ve HUZUR FUARI> OLSUN…
İzmir Enternasyonal Fuarı’mız, tam 11 gün sonra kapılarını enternasyonal anlamda tüm dünyaya açacak. 26 Ağustos – 4 Eylül tarihlerinde 10 gün süre ile açık kalacak “İzmir Enternasyonal Fuarı”nın bu yıl; yepyeni bir “barış ve huzur gösterisine” tanıklık yapacağını düşünüyorum ve bu yıl ki enternasyonal fuarda <inovasyon> teması ile birlikte <Demokrasi ve Huzur> temasının da özellikle açılış töreninde işlenmesini öneriyorum. Büyük bir ihtimalle bu yıl ki Açılış Törenine Başbakan ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile C.H.P. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu birlikte katılıp, yan yana oturacaklar.
İzmir Fuarını Binali Yıldırım ile Kemal Kılıçdaroğlu birlikte açacaklar. Bilmiyorum hatırlarmısınız? İzmir Fuarını, en son 22 yıl önce 26 Ağustos 1994 tarihinde, son kez bir başbakan tarafından açılmıştı. Dr. Burhan Özfatura’nın davetiyle, Prof. Dr. Tansu Çiller, İzmir Enternasyonal Fuarı’nı açan en son başbakandır. Bu yıl ki 85’nci İzmir Enternasyonal Fuarı’mızı açacağını beklediğimiz Sn. Binali Yıldırım ile Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, hatta diğer siyasi parti liderlerimizle birlikte, hep birlikte açılış törenine katılarak, el ele tutuşmalarını, güzel bir <Barış, Demokrasi, Milli İrade, Huzur ve Hoşgörü Tablosu> oluşturmalarını şahsen Ben, heyecanla ve sabırsızlıkla bekliyorum. 85 yıllık evrensel hüviyeti ile İzmir Enternasyonal Fuarı’mız, Avrupa Birliğine giriş aşamasında UFI kısa adıyla anılan Uluslararası Fuarlar Birliği’nin en eski üyesi olarak; Türkiye’nin; Avrupa ülkelerine karşı, güçlü bir kozudur. Expo 2015’i alamamış olmamızın hiç önemi yoktur. Alınsaydı elbette iyi olurdu. Ancak; Expo ayrıdır. İzmir Fuarı ise tamamen ayrı bir olgudur. Bu nedenle Cumhuriyet Hükümetleri İzmir Fuarı'na gereken önemi vermelidirler. İnönü, Saraçoğlu, Peker, Bayar, Menderes, Demirel, Ecevit ve Özal dönemlerindeki gelenek yeniden canlandırılmalıdır. Hükümet Başkanları, eski yıllarda olduğu gibi memleket için alınacak önemli ekonomik kararların açıklamalarını İzmir Fuarı'nın açılacağı güne denk getirmelidirler. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Turgut Özal Başbakanlıkları sırasında bu geleneği hep korumuşlardı. Fuar açılışlarına katılamasalar bile, Ticaret Bakanları ile birlikte birkaç hükümet üyesini ve bölge Milletvekillerini mutlaka İzmir'e gönderirler, kendileri ise Ankara'da bir Basın Toplantısı düzenleyerek İzmir Fuarı vesilesiyle tüm dünyaya önemli ekonomik mesajlar verirlerdi. İzmir Enternasyonal Fuarı, kendine özgü özellikleri olan farklı ve ilginç bir fuardır. Bir halka kaynaşma ve bütünleşme etkinliğidir.
İzmir Fuarının gelişmesinde Dr. Behçet Uz’dan sonra seçilen Belediye Başkanları’ndan; Reşat Leblebicioğlu’nun, Enver Dündar Başar’ın, Dr. Selahattin Akçiçek’in, Rauf Onursal’ın, Enver Saatçıgil’in, Osman Kibar’ın, İhsan Alyanak’ın, Cahit Günay’ın ve Burhan Özfatura’ın dönemlerinde düzenlenen fuarlar da oldukça görkemli ve iz bırakmış fuarlardı. Özellikle merhum Belediye Başkanı Reşat Leblebicioğlu ile Fuar Müdürü Yüksek Mimar Ferruh Örel çok başarılı bir ikili oluşturmuşlardı. Kültürpark’ın doğal anlamda gelişmesinde merhum Yüksek Mimar Ferruh Örel’in hizmet ve katkıları büyüktür. Altmışlı ve yetmişli yıllarda Samsun Valiliğine atanan Enver Saatçıgil’in isteğiyle Ferruh Örel, Samsun’a çağrılmış ve Samsun’da ki Kültürpark ve Fuarı yaratan kişi de olmuştur. Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. İsmet Kaptan ile Arkeolog Ahmet Dönmez’in Fuar Müdürlükleri de son derece başarılı geçmiştir. Özellikle Ahmet Dönmez, İzmir Enternasyonal Fuarı’nın Uluslararası tanıtımına büyük önem vermiştir. Uluslararası Fuarlar Birliği Kongrelerinin ard arda iki kez İzmir’de düzenlenmesi Ahmet Dönmez’in diplomatik ilişkiler başarısıdır. Ayrıca; en çok yabancı ülke katılımları Merhum Ahmet Dönmez’in dönemine rastlar. Daha sonra Fuar Müdürü olan Arkeolog Hamdi Asena’da başarılı fuar müdürleri arasına girer. Ahmet Dönmez tarafından yetiştirilen Hamdi Asena, mütevazi ve sıcak ilişkileri ile özellikle Devlet Kuruluşlarının fuara yüksek katılımında başarılar elde etmiştir.
85’nci İzmir Enternasyonal Fuarı’nın; Cumhuriyetimizin 93’inci Yıldönümüne ve Atatürk’ün 135’nci doğum yıldönümüne yakışır, başarılı bir fuar olmasını, 85 yıllık “barış, huzur ve hoşgörü özellikleri” ile geleneksel nostaljik özünü, korumasını ve <Barış, Huzur ve Demokrasi> teması ile İzmir’lilere bol kazanç getirmesini diliyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!