Toplumsal huzurumuzun, hukuk ve adaletimizin kutsal abidesi, mülkümüzün simgesi, “İzmir Adliye Sarayı”na yönelik, Perşembe günü, akşam üstü yaşadığımız, çirkin terör saldırısını nefretle kınayarak lanetliyorum. Yüzlerce insanın hayatını kurtarma mücadelesi verirken şehit düşen Kahraman Polisimiz Fethi Sekin’e ve diğer Şehidimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum. Sadece İzmir’de yaşanılan bu son olayı değil, Türkiye’mizin çeşitli bölgelerinde yaşanılan ve canlar alan, bu kanlı terör saldırılarını kınıyorum. Artık Son bulmasını diliyorum. Yüzlerce insanımızı şehit verdik. Yaşanılan tüm bu acıları dindirecek en güvenilir merci T.B.M.M.’dir. Ancak; “Cumhuriyet Parlamentomuzda” tartışılıp, alınacak demokratik kararlarla bu terör belasından kurtulabiliriz. Demokratik Milli Kararların bir an önce alınıp uygulanmasını heyecanla bekliyorum.
2017 Ocak Ayı’nın ilk gününde ard arda yitirdiğimiz, 3 önemli İzmir’liyi toprağa verdik. İzmir’in en köklü ailelerinden, Güzelyalı’lı ünlü Hakimefendi’nin hayatta ki en son kızı, Merhum Gazeteci Süha Sukuti Tükel’in eşi, dördü de gazeteci olan Ahmet, Nükhet, Piraye ve Cemal Tükel kardeşlerin Anneleri Beria Tükel Hanımefendiyi, Ege Üniversitesi’nin eski rektörlerinden ve Türkiye’nin ilk Spor Hekimlerinden, Milli Olimpiyat Komitesi Onursal Üyesi Prof. Dr. Necati Akgün’ü ve Karşıyaka’nın ilk seçilmiş, kurucu Belediye Meclis Üyelerinden, hayırsever tüccar Ahmet Ersoy’u toprağa vermenin hüznünü yaşadık. Allah üçünün de mekanlarını cennet etsin. Allah rahmetini esirgemesin.
Tam 7 yıldır tarifsiz acılarını çekmekte olduğum ayaklarımdaki iyileşmeyen yaralarımla ilgili olarak, 7 yıldır tedavimi üstlenen ve yaptığı mucizevi tedavilerle Beni ve binlerce hastasını şifaya kavuşturan, Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi’nin dünyaca ünlü, ödüller sahibi Plastik Cerrahlarından, Türkiye’nin ilk ve tek “Yara Ana Bilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin kurucusu Prof. Dr. Ali Barutçu Hocam, Türkiye’de ve İzmir’de ilk kez, yepyeni bir yara iyileştirme cerrahi uygulaması olan, Danimarka kökenli “PRF Vivostat Sistemi” uygulamasını ilk kez “antibiyotikli olarak”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde Benim ayaklarımda uygulama onurunu Bana bahşetti. Kendi vücudumdan alınan 120 ml. Civarında ki kanımdan, sitrat ilavesiyle özel PRF uygulama üretim cihazlarında, 26 dakikada elde edilen “Otolog PRF çözeltisinin” antibiyotik eklenmesinden sonra özel bir teknikle yaralarıma püskürtülmesiyle gerçekleştirilen bu özel uygulamanın sonrasında, artık yeniden sağlığımı kazanacağıma inanıyorum. Operasyonumı gerçekleştiren Prof. Dr. Ali Barutçu Hocamıza ve Plastik Cerrahi Bölümü Asistan Doktorlarına, “Vivostat prf sistemi” uygulaması cihazlarını temin ederek, D.E.Ü. Hastanesine getiren Endoskopi Bölge Sorumlusu Güven Murat Işık’a, çok özel yara bakım örtülerini temin eden Coloplast Temsilciliğine ve Yara İyileştirme Görevlisi Hakan Pekmezci’ye teşekkürler ediyorum. 8 yıl önce, İstanbul Silivri’de ki aydınların davalarından döndüğü 7 Ocak 2009 akşamı, Baro’da ki masasında, görevinin başında rahatsızlanarak, ölen ve hepimizi çok üzen yakın dostum, 68’li yol arkadaşım, İzmir Baro Başkanı Av. Nevzat Erdemir, İzmir Barosu’nun düzenlediği törenlerle İzmir’de anıldı. Bu gün de Saat: 11.00’de Urla’da ki kabri ziyaret edilecek. 25 yıl süreyle çok yakından tanıdığım ve 60 yaşında yitirdiğimiz Av. Nevzat Erdemir, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu’nun Lideri olarak 3 dönem seçildiği İzmir Barosu Başkanlığında, ulusal devrimci söylemleriyle İzmir Barosunun Türkiye genelinde daha saygın bir noktaya gelmesini sağlamıştı. İzmir’in tarihi güncel yaşamıyla yakından ilgiliydi. İlkeli, inançlı, bilgili ve kültürlü bir hukuk adamıydı. Benim 33 yıldır Başkanı olduğum İzmir’i Sevenler Platformu’nun ve bağlı derneklerinin aktif üyesiydi. 2008 yılında, oy birliği ile kendisine verilmesi kararlaştırılan, ‘’Mahmut Esat Bozkurt En Başarılı Hukuk ve Düşün Adamı’’ ödülünü Mahmut Esat Bozkurt’un kızı, Merhume Gün Bozkurt Tekand’ın elinden sevinçle almıştı. Gerçek Atatürkçü’ydü., Kuvvayi Milliyeci’ydi, Demokrat’tı, Değişimciydi. İçte istikrar, dışta itibar tezini savunan, cesur ve atılgan bir kişilikti. Nevzat Erdemir’in en önemli özelliği; bir vefa ve sevgi adamı olarak, duygusal yönünü de her vesileyle öne çıkarmasıydı. Samimi ve Sevecen bir kişiliğe sahip olmasıydı. Nevzat Erdemir yıllarca yaşatılacak ve daima anılacaktır. Ailesine ve Dostlarına Sabır ve Başsağlığı diliyorum. İnşallah; Şubat ayı içinde ‘’Ege’den Cumhuriyete Kanat Gerenler’’ başlıklı toplu anma etkinliğimizde Av. Nevzat Erdemir’i bir kez daha anacağız. Kitaplarını ve eserlerini sergileyeceğiz. Yine; 6 yıl önce bir 10 Ocak sabahı Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon bölümünde ki hasta yatağımda yatarken Televizyonda geçen bir altyazıyla sarsılmıştım. 15 gün öncesinde, Onun için düzenlediğimiz bir etkinlikte; “2010 yılı Arkeomoda Üstün Başarı Ödülü”nü verdiğimiz dünyaca ünlü moda tanıtım kültür elçimiz Hanife Çetiner, vefat etmişti. Oysa 10 Ocak Pazartesi Beni Hastane’de ziyarete geleceğini duyurmuştu. En az 35 yıldır tanıdığım Hanife Çetiner, Başarılı bir moda tasarım eğitimcisi olmasının yanı sıra Geleneksel Türk Osmanlı otantizminin, giysi kültürünü moda sanatında işleyerek evrensel bir moda kültür ekolünün de yaratıcısı olmuştu. Maalesef 6 yılda çok çabuk unutuldu. Milli Onurumuz ve evrensel değerimiz Hanife Çetiner’i de rahmet, minnet ve şükranla yad ediyorum. İnsanın çok arzuladığı halde sevdiklerine son görevini yapamaması onları kaybetmek kadar acı. Yine 6 yıl önce Hanife Çetiner’in cenazesinin kaldırıldığı saatlerde Karşıyaka’lı iki üniversite mezunu, yüzlerce şiir ödülünün sahibi, kendi öz kızım gibi sevdiğim ve elimde büyüyen 28 yaşında ki Pelin Alpayım da Karşıyaka Doğançay Kabristanı’nda toprağa verilmişti. Hayata çok vakitsiz veda eden Şair Pelin Alpayım, 5 yıl dayanabildiği mendebur kansere maalesef artık yenik düşmüştü. Benim çok sevdiğim biricik küçük kızım Pelin’in de yaşam hakkı vardı. O da her genç kız gibi yaşamalı ve mutlu olabilmeliydi. Ne yapalım kader böyleymiş. Ocak Ayı tam anlamıyla bir hüzün Ayı’dır. 27 yıl önce 10 Ocak 1990 günü de Gazeteci, Yazar, Tiyatro ve Sinema Duayeni, ‘’ Dert Babası’’ Özdemir Hazar’ı yitirmiştik. Şubat’da ki toplu anma etkinliğimizde Özdemir Hazar’ı da yad edeceğiz. Önümüzdeki hafta, 15 Ocak Pazar günü, Kültürpark’da, İzmir Sanat’ın bahçesindeki Anıt’ının önünde 1902’de doğan Evrensel Türk Şairi Nazım Hikmet Ran’ın 115’nci Doğum Günü’nü anarak kutlayacağız. Yine önümüzdeki hafta 16 Ocak Pazartesi, İzmir’i yeniden yaratan adam, eski Belediye Başkanımız, Milletvekili ve Bakanımız “İzmir Atatürk Ormanı’nın ve Kültürpark’ın” kurucusu Dr. Behçet Uz’u da 124’nci doğum Yıldönümünde anacağız. 17 Ocak’ta da İzmir’in medarı iftihar işadamı Selçuk Yaşar’ın 92’nci yaşını kutlayacağız. Biz Karşıyakalı’ların onuru ve gururu olan Türkiyemizde ilk Tarıma dayalı sanayi’nin öncüsü Selçuk Yaşar Duayenimize Tanrı’dan sağlık ve mutluluklar diliyorum. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde ki Hastane günlerim hafta da bir gün de olsa, hala devam ediyor. Enfeksiyon Ana Bilim Dalı’nın eski Başkanı, Mükemmel Tıp Duayeni, iyi ve kaliteli insan Prof. Dr. Nedim Çakır Kuzey Kıbrıs’ta olmasına rağmen sağlığımla hala ilgileniyor. Enfeksiyon Bölümü’nün yeni sorumlusu, genç ve başarılı hekim Prof. Dr. Nur Yapar’da, Prof. Dr. Ayşe Yüce’den aldığı sorumluluğu, başarılı ekibiyle, ciddiyetle sürdürüyor. Vefakar ve fedakar Tıp Adamı Prof. Dr. Erdem Silistreli Hocam la ve Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü ile de ilişkim devam ediyor. İzmir ve İzmir’liler için “hizmete devam” için, “Sağlıklı olmam” şart. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni yakından tanımanın, başarılı bir Tıp eğitimini çok yakından izlemenin gururu içindeyim. Özellikle pırıl pırıl beyinlere sahip, birbirinden değerli öğretim üyelerini ve gencecik Asistan Doktorları, fedakar hemşirelerimizi ve Tıp öğrencilerini yakından tanımanın onurunu yaşıyorum. Bu kadar çok sevilmiş olmanın ise ayrıca keyfini ve hazzını sürdürüyorum. Hepinize Sevgilerimi iletiyorum. Şen ve esen kalınız.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!