Ekonomi ve sporun iç içe, özellikle de sporun geri dönüşümü en etkili reklam aracı olduğunu pek çok kişi kabul edemez.
Reklamın sokağa atılan bir para olduğu varsayımıyla hareket edenler uzun vadede ne kadar yanıldıklarını ve neler kaçırdıklarını anladıklarında iş işten geçmektedir. O an başımı belki duvara vurmaz ama “ah keşke yapsaydık…” diye pişmanlık duyanların örneklerini saymakla bitiremeyiz…
Ülke genelinde pek çok marka “spor reklamı” ve “spor yatırımı” ile ivme kazanmıştır.
Bunlara en önemli örnek, THY, Efes Pilsen, Türk Tuborg, Pınar, Ülker, Banvit başta olmak üzere pek çok ulusal firmayı verebiliriz.
THY’nin dünya lideri olmasında en önemli faktör spor reklamları, spora yaptığı yatırım olduğu bizzat yöneticileri tarafından ifade edilmektedir. Dünyanın en önemli spor lig ve organizasyonlarına sponsor olan, Avrupa’nın en önemli ligine adını veren THY, dünya spor starlarını da reklam ön yüzü olarak oynatmakla elde ettiği imaj ile de karını katlamaktadır.
Türk Tuborg’un basketbol liglerinde yer aldığı dönemlerdeki pazar payı %21’leri aşarken, bugün basketbolsuz miktar neredeyse %8’lere inmiştir.
Dünya, Avrupa çapında yatırımların yanı sıra uluslar arası ve ulusal marka olmak isteyenler için kaçınılmaz bir fırsat da, “spor yatırımı”dır.
Kapanma aşamasına gelen Kahve Diyarı firmasını alan Akhisarlı Abdurrahman Yılmaz ile İsmail Keskinoğlu, TBF’ye sponsor olarak gençleri hedef kitle olarak seçip, “basketbol yatırımı” ile bir anda “yeniden diriliş”i oynamış ve kahve isimli zincir firmalar arasında gerçek yerine hızla gelmeye başlamıştır.
İnanıyorum ki; “Hale Pastaneleri” ile yakaladığı başarıyla adından söz ettiren Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Yılmaz’ın ticari zekâsının yarattığı oluşum, Akhisar’a ve firmasına büyük katkılar sağlayacaktır. Sporu reklam aracı olarak seçmelerindeki bir neden de “sosyal sorumluluk projeleri”ne verdikleri değer ve kent sevgisi olsa gerek. Geçmişine baktığında yaptıkları sporun pür amatörlüğü geçmediği pek ala görülebilinir. Ama spor sevgisi, ticari zekâyla birleştiğinde marka değerinin yükselmesine en büyük katkı olmaktadır.
Laf Akhisar’dan açılmışken, isterseniz memleketim ile devam edelim…
“Akhisar Sporu”na can veren Akhisarlı firmaların, sporun güzellikleri sayesinde “marka değeri” hızla artmakta ve başarının doruğuna daha çabuk çıkmaktadır.
Bir zamanlar “tütün ambarı” olan kent, şimdi “zeytin cenneti”dir.
Önce tütün sonra da zeytin ekonomisiyle adını duyuran kentin spordaki sesi de, Akhisar Belediye Gençlik’in peşpeşe atladığı ligler ve süper ligdeki dik duruşu olmuştur.
Akhisar Belediyesi Gençlik Spor Kulübü’nün futbol ve basketboldaki başarısının arkasında uyumlu ve istikrarlı yönetim, belediye desteği elbette kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak sporun katkısı da bu başarının kamçılanmasında en önemli rol, belki de başroldür.
Fevzi-Mehmet Keskinoğlu kardeşlerin lokomatif olduğu “Keskinoğlu” ile Birol-Bircan-Birtan-Bülent Taşkınlar kardeşlerin yarattığı baba mesleği “Köfteci Ramiz” bugün Akhisar Belediyespor’un ana sponsoru olarak pek çok Süper Lig kulübünü kıskandırmaktadır. Akhisar’ın sporda kazandığı başarı tablosuna mutlaka bu iki firma ile sahipleri adını üst sıralara yazdıracaktır.
Akhisar sporunda gizli kalan, sahne önüne çıkmayı pek sevmeden firmalar da yok değil. Bunların marka değerleri de en az, üstte saydıklarımız kadardır.
Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Ahlat’ın ailesiyle birlikte sahip olduğu “Ahlatoğlu Zeytinyağları”, yıllarını Akhisar Sporuna veren, hiçbir zaman için de ön plana geçmeyecek alçakgönüllükteki, gerçek misafirperver ve Akhisar âşıklarından Ufuk Merde’nin katkısız “Mrd Pide”si, pek çok ünlü kahve zinciri mağazalarının kahve tedarikcisi Ali Sevgil ve kardeşinin baba yadigarı “As Kahve” Akhisar’ın ticareti kadar sporunda da en önemli mihenk taşlarından birisidir.
Ufuk Merde’nin Akhisar’da sporun her kademesindeki katkısını Akhisar Spor Tarihi’ni bilenler hiçbir zaman için inkâr edemez. Elbette ticaretin yanı sıra spora katkı sağlayan kişileri de unutmamak gerekir. Akhisarspor’un kurucu başkanı Yılmaz Atabarut, yeşil siyahlı renklere gönül veren gizli kahramanlar Adem Korkmaz, Refik Bıçakcı, Ufuk Özkan, Atilla Çimen, Halil İbrahim Doğan, Yılmaz Merde, Süleyman Şakrak, Ahmet Akçalı, Mümin Uçkun ve ismini sayamayacağımız kişilerin “Akhisar futbolu”na katkısı unutulmaz.
Elbette Akhisarspor’dan sonra Akhisar Belediyespor’a geçiş dönemini de es geçemeyiz…
Ahmet Dutlulu, belediye başkanlığı döneminde dibe vuran ve kapısına kilit vurulma aşamasına gelen kulübe yanılmıyorsam o dönemin belediye meclis üyelerinden Ufuk Merde’nin önerisiyle sahip çıktı. Kulübün isim değişikliğini gerçekleştirip, Akhisar Belediyespor’a dönüştürmesi “Akhisar Futbolu”nda bir dönüm noktası oldu.
Ve son on yıla da damgasını vuran Salih Hızlı’nın belediye başkanı olduğu dönemdi. Önce Ömer İşçi, ardından da Hüseyin Eryüksel takımı 3. Ligden Süper Lige taşıyan başkanlar olarak tarihe geçtiler…
Şimdi Ege’nin il olmayı bekleyen şirin kenti Akhisar, zeytiniyle birlikte futboluyla da “marka” olma yolunda emin adımlarla ilerliyor…
Akhisarlılar bu yola taş yerine baş koymalı ki; “Akhisar Markası” dünyanın dört bir yanında imrenilerek anlatılmalı ve beğeniyle pazarlanmalı…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!