"Abandone..."...Boks sporunda kullanılan bir deyim.
Maça devam edemeyecek kadar, yumruk yemiş bir boksörün,
düştüğü durum. Yani, artık, önünü göremeyen, kendinden geçmiş,
maçına devam etmesi halinde, hayati tehlikesi dahi,
söz konusu olabilir. Bu durumda, abandone olan boksör' ün çalıştırıcısı,
sorumlu antrenörü ve doktoru, maçın durdurulmasını istemeli,
havlu atmak suretiyle, boksör' ünü, zor durumdan kurtarmalıdır.
En doğru önlem ve davranış budur.
Ülkemiz ekonomisini de, böylesi bir maça çıkan iki boksörün,
mücadelesine benzetiyorum. Sporculardan birisi, son derece güçlü ve tecrübeli. Diğeri ise, kaybedeceği, daha maçın başında belli olan,
zayıf, tecrübesiz, bilgi ve tekniği yetersiz bir sporcu...Eşitlik ve denge yok.
Abandone, ya da nakavt olmasına, kesin gözüyle bakılmalı ...
ABD dolarının, Türk parası karşısında, hızlı değer artışı örneğinde,
olduğu gibi...
Şimdi;
İşte, bu anlattığım iki boksör arasındaki mücadeleye benzeyen,
bir ekonomik yapı, her zamanki alışkanlığı sonucu,
yoksul, işsiz, dar gelirli ile küçük tasarruf sahiplerinin kapısını çaldı yine...
Bankalara güvenen, televizyonlardaki ekonomi ile ilgili söylemlere inanan, ufacık birikimlerini de, böylesine sağlıksız bilgilerle yönlendiren mudiler,
veya küçük yatırımcılar, hapı yuttu...
Hem de öyle bir hap ki!...Yutması zor olduğu gibi, tedavi edici de değil.
Tam tersine, sağlam kişiyi hasta eden bir "hap!..."...
Peki;
Böylesine dengesiz bir ekonomik maçta (yapıda), kazanan kim acaba?...
Kim olacak?...Her zaman olduğu gibi, maça iyi hazırlanan, tecrübeli,
karşısındaki kaybedecek tarafı çok iyi analiz edebilen, para babaları...
Yani, büyükler!...Hani, şu medyada, "Türkiye'nin en zengin ilk 100 kişisi!...", diye, halkın gözüne sokarcasına, deklare edilenler var ya...
İşte onlar ve onlar gibi, çalışmadan, spekülatörlük yapan,
maniple konularında uzmanlaşmış, milyar dolarlık servetlerine rağmen, gözleri, halen, küçük tasarrufçuların paralarında olan yetinmezler!...
Yani, doymazlar!...
Özellikle, ülkemizdeki bankacılık sektörünün, bu konularda, çok büyük,
sorumluluk içerisinde olduğu, apaçık ortada. Para kazanmak, karlarını
arttırmak için, yapmayacakları şey yok. Ekonomistleriyle, hukuk müşavirleriyle, banka çalışanlarıyla, küçük tasarruf sahiplerinin, kredi
kartı müşterilerinin, adeta sırtından geçinir noktalara geldiler.
Memleket batıyormuş, insanlar sefil yaşıyormuş, toplumun yapısı bozuluyormuş, boğaz tokluğuna çalışıyormuş, ömrünce çalışıp,
üç kuruşluk tasarrufunu, değerlendirmek için, ufak yatırımlarla,
biraz olsun, hayat standardını iyileştirmeye gayret ediyormuş...
Umurlarında bile değil...
Ülkemizde, serbest ekonomik sistem uygulanıyor. Rekabet alanı,
alabildiğince büyük. Para kazanmak için her türlü atraksiyonlar mümkün.
Ama, bütün bunlar, mevcut yasalarla, kontrol altına alınıyor diye biliyoruz.
Fakat, gelin görün ki, bu ekonomik sistem içerisinde, ezilen, kaybeden taraf
hep ayni kesim. Yani, maça çıkan boksörlerin, eşitsizliğine benziyor.
Bir taraf, çok güçlü ve tecrübeli. Kazanması kesin. Diğer taraf ise,
önceden olduğu gibi, kaybedecek..."Abandone ya da nakavt olacak!..."
Diğer taraftan;
Dolar ile borçlanarak, ithalat yapan firmaların da, vay haline.
Özellikle, dolara bağımlı olarak, petrol, doğal gaz ve sanayi ürünlerinin
ana maddesini ithal etmek zorunda olan devletin ve büyük holdinglerin,
yüklerini ve kayıplarını da düşünmek gerek.
Pek tabii ki; bu yük ve kayıpların faturası da, yine, bizler tarafından ödenecek. Enflasyon, tırmanacak. Karşılığında, verilecek ücretler,
yetersiz kalacak. Yeni ekonomik kaoslar, ardı ardına gelecek.
Tüm dengeler bozulacak. Allah korusun, Yunanistan ve İspanya örneğinde
olduğu gibi, çıkmaz bir yola girilecek.
O nedenle, herkes aklını başına almalı ve bindiği dalı kesmekten,
vaz geçmelidir. "ABANDONE YA DA, NAKAVT OLMAMAK İÇİN!..."
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!