ANA SAYFA > EĞİTİM > Prof.Dr. Köse sünnetin değerini anlattı

Prof.Dr. Köse sünnetin değerini anlattı

A+ A- Sesli Dinle
PAYLAŞ
Prof.Dr. Köse sünnetin değerini anlattı

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı, İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Saffet Köse, “Sünnetin Değeri Üzerine” başlıklı bir konferans verdi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü Afrin Harekâtı ile ilgili Peygamberimizin sünneti üzerinden değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Saffet Köse, “Şimdi bizim askerlerimiz Afrin’de. Allah ordumuzu muzaffer kılsın. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne diyor? ‘İstersek Afrin’e birkaç günde tankla gireriz. Ama sivillerin güvenliğini hesaba katıyoruz.’  diyor. İşte sünnet olan budur.” ifadelerini kullandı.

Sünnetin dindeki önemi ve vazgeçilmezliğini konu alan konferansı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Kaya, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ertuğrul Deliktaş, Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikri Salman, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Koyu, İslami İlimler Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Genel Sekreter Nurettin Memur, Genel Sekreter Yardımcısı Enes Uzun, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci takip etti.

“Modernlik, tanrı tahtına insanın oturtulmasıdır”

Günümüzde modern kültürün, geleneksel değerleri aşındırarak ve geleneksel yapıları parçalayarak bağımsız bir insan tipi geliştirdiğini ve bununla da insanı, nefsi ile baş başa bıraktığını söyleyen Prof. Dr. Saffet Köse,  modernliği tanrının tahtına insanın oturtulması, insanın tahtına da nefsinin oturtulması şeklinde tanımladı.

Bugünün insanının nefsi karşısında kontrol edebilecek iç mekanizmalardan yoksun bırakıldığını ve nefsin arzularına köle, hazcı bir insan tipi yarattığını kaydeden Prof. Dr. Saffet Köse,  bunun arka planında da kiliseye karşı geliştirilen tepkinin olduğunu aktardı: “Bu sürecin arkasında, Peygamber Efendimiz peygamber olmadan aşağı yukarı 300 sene kadar önce Roma’da devlet dini haline gelen Hristiyanlığın teokratik düzen etrafında dini ve devleti tekeline almasıyla yaşanan felaket süreci var. İşte modernlik denildiğinde kilisenin uygulamalarına bağlı olarak dine karşı gelişen tepki sonucu Aydınlanma dönemi ile birlikte dinin mabede hapsedilmesi süreci anlaşılmalıdır. O andan itibaren modernlik bütün geleneksel yapıları parçalayarak her bir parçayı ayrı bir birim olarak kurgulamış durumdadır. Aslında Kur’ân’ın Sünnetten ayrılmasının da birçok sebebi arasında bu da vardır.”

“Modernite aile kavramını ayrıştırıyor”

Modernitenin aile kurumuna olan etkisine de değinen Prof. Dr. Saffet Köse,  “Parçalanmış yapılara örnek olarak hepimizin yaşadığı örneklerden söz etmek mümkündür. Mesela bunlardan birisi ailedir. Ailede kadın ayrı bir varlık olarak tartışılıyor, çocuk ayrı bir varlık olarak tartışılıyor, koca ayrı bir varlık olarak tartışılıyor ve her bir parça diğerinden bağımsız olarak ayrıştırılıyor. Yapıyı birbirine bağlayan değerler sisteminden kopuk parçalar zinciri doğuyor, aidiyetler ortadan kalkıyor ve boşluğa düşen bu parçalar yani insanlar üzerinden yeni aidiyetler kuruluyor böylece kendine yabancılaşan bir insan tipi oluşturulmaya çalışılıyor. ”dedi.

“Sünnete itibar etmek Kur’ân’ın emridir.”

Kur’ân ve Sünnetin korunmuş olmasının Muhammed ümmetinin ayrıcalığı olduğunu kaydeden Prof.Dr. Köse,  diğer ümmetlerin ne kitaplarını ne de peygamberlerinin yaşantısını koruyabildiklerini belirtti. Prof.Dr. Köse, “Oysa hem Kur’ân-ı Kerîm bir harfi bile değişmeden korunmuş hem de onun açıklaması ve uygulaması anlamına gelen sünnet kayda geçirilerek muhafaza altına alınmıştır. Bunun da delili yine Kur’an’dır. Birçok ayet, Hz. Peygambere itaati, ona ittiba’ı, onun örnek alınmasını ve onun hakemliğine başvurulmasını emretmektedir. Bu kavramların hepsi Hz. Peygamberin tanındığını, bilindiğini ve sünnetinin yaşadığını açıkça ifade eder. Çünkü bilmediğiniz, tanımadığınız birisine itaat edemezsiniz, izinden gidemezsiniz, model alamazsınız, hakemliğine başvuramazsınız. Onun hakemliğine başvurmak hayatta iken bizzat kendisine, vefatından sonra da sünnetine başvurmak anlamına gelir. Ayrıca bu kavramların tamamı bilinçli şekilde izinden gitme anlamını taşımaktadır.”  dedi.

“Sünneti dışlarsanız, insanlar Deizme gidiyor diye dövünürsünüz”

Günümüz Müslümanlarının bir ezilmişlik ve yenilmişlik sendromu içinde yaşadığına dikkat çeken Prof.Dr. Köse, bunun etkilerinin akademik alanda Kur’ân, Sünnet ve geleneğimize yaklaşımda da kendini gösterdiğini söyledi. Prof.Dr. Köse, “Sonuçta komplekse girip Kur’ân-ı Kerîm’de modernlik ile çatışan ahkâmı tarihsellik üzerinden okuyup Arap örfü ile sınırlandırırsanız, Sünnete şüphe düşürürseniz, mezhepleri yok sayarsınız, boşluğa düşürdüğünüz insanların neden peygambersiz tanrı inancı anlamına gelen deizme kaydığını görüp dövünürsünüz.  O yüzden bu geleneksel yapıların kendi değerler bütünlüğü içerisinde kendi iç dinamiklerine göre ele alınması lazım. Modern kültürün zihninizi işgal ettiği değerler dünyası üzerinden bunları ele almaya çalışırsanız birçok sıkıntı yaşarsınız.” diye konuştu.

 “Uluslararası hukukun kurucusu Peygamber Efendimizdir.”

Günümüzde ortaya çıkan birçok hukuk teorisinin asırlarca önce Hz. Peygamberin bir hadisi üzerinden İslam hukukçularınca ortaya konulduğunu örneklerle aktaran Prof. Dr. Saffet Köse, Hz. Peygamber’in, hiç bir zaman ilk olarak savaşı başlatmadığını, savaşı haklı kılan bir sebep varsa; ordu komutanlarına sivil halka ve çevreye zarar verilmemesi konusunda sıkı talimatlar verdiğini bunun da takipçisi olduğunu söyledi.

Hz. Peygamberin her şeyi yapabilecek kudretteki ordu ile Mekke'ye girdiğinde asla kan dökülmesine ve yağmalama yapılmasına müsaade etmediğini aktaran Prof.Dr.Köse,  “Sırf bu bile sünnetin değerini anlamaya yeter bir bilgidir. Hz. Peygamber, savaş esirlerinin bütün ihtiyaçlarının Müslümanlarca karşılanacağını, işkence yapılmayacağını, tecavüz edilemeyeceğini, tecavüzün Müslüman kadına yapılmış gibi değerlendirileceğini hükme bağladı. Bu hükümlerin bizzat takipçisi oldu.  İnsanlık bu hükümlere ancak 1907 Lahey, 1949 Cenevre sözleşmeleri ile ulaşabildi. Ama hiçbir zaman uygulanmadı. Sırf 1992 yılında Bosna-Hersek’de tecavüze uğrayan kadın sayısı 40.000’dir. Bu kadınlardan 15.000’i hamile kaldı. Aynı yıllarda Azerbaycan’ın Hocalı kentinde Ermeniler büyük katliamlar yaptı, bunların acısı hala yüreklerimizde. Bu sebeple uluslararası hukuku Kur’ân-Sünnet üzerinden Müslümanlar kurmuş ve bu da tek taraflı olarak uygulanmıştır. İnsanlık maalesef bugün bile bu noktaya gelememiştir.” dedi.

“Afrin Harekâtındaki tavrımız sünnetin örneğidir”

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü Afrin Harekâtı ile ilgili Peygamberimizin sünneti üzerinden değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Saffet Köse, “Şimdi bizim askerlerimiz Afrin’de. Allah ordumuzu muzaffer kılsın. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne diyor? ‘İstersek Afrin’e birkaç günde tankla gireriz. Ama sivillerin güvenliğini hesaba katıyoruz.’  diyor. İşte sünnet olan budur.” ifadelerini kullandı.

PAYLAŞ
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0
Önceki Haber Çanakkale Şehitleri Karşıyaka'da anıldı
Sonraki Haber Karşıyaka’da tiyatro şöleni başlıyor

SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Köşe Yazarları

Anket

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?